Kur’ân-ı Kerîm Tercümeleri Üzerine Bir Değerlendirme
Webmaster' in Notu: Bu web çalışması, internet üzerindeki bir eksikliği gidermekten başka bir gâye taşımamaktadır.
Bazı, ehl-i sünnet inancını reddeden kişilerin meallerinin internet üzerinde yayılması sebebiyle,
kaynak olarak başvurulmak amacıyla hazırlanmıştır. Aslında mealler üzerindeki
görüşümüz aşağıdaki gibidir. Lütfen bu yazıyı (alttaki makaleyi) okumadan, mealler üzerinde kafa yormayalım.
Not; Konumuz mealler üzerinedir. Tabiidir ki dinimizi öğrenmenin yollarından birisi de yüce kitabımızı öğrenmek,
anlamını kavramaktır.
Fakat hepiniz de hak verirsiniz ki hiçbir tercüme aslının yerini tutamaz, yerine kullanılamaz. Dini öğrenmek, öncelikle
dinin kurallarını öğrenmekle olur. Kurallar ise herşeyden önce iman esasları ve bundan sonra da ilmihal bilgileridir.
İlmihal bilgilerinin kaynağı aslında her ne kadar bizzat o dine ait kitap ise de, peygamberler ve onların varisleri olan
müctehid imamlardan başkasının bu kaynaktan değerlendirme yapması, dine karşı en büyük darbedir.
İctihad yolunun kapanmadığı doğrudur fakat müctehidlik için gereken özelliklere sahip islam alimleri
bugün için pek kalmamıştır (bu ileride olmayacağı manasına gelmez. Örneğin Mehdi Hazretleri bunlardan biri
olarak gelecektir).
Bunun yanısıra, günümüzde hâlâ malesef ictihad mâkamının bile daha ne olduğunu
bilmeyen kişiler, bizzat Kur'ân' dan kafalarına göre (belki iyi, belki kötü niyetlerle) hükümler çıkarmakta, nasslarla
sabit olan konuları tekrar yorumlama gayreti içine girmektedirler.
Biz müslümanlara düşen en büyük görev, yüce dinimiz İslâm' ın kurallarını, zaten bizzat kitabımızın ayrıntılı
yorumundan başka birşey olmayan, doğru ilmihal kitaplarından öğrenmek, Resûlullah Efendimiz (sav)' in
sünnetlerini uygulamak, islâm alimlerinin yolundan gitmektir.
Unutmayalım ki, onlar bu uğurda bizlerden çok daha fazla meşakkat çektiler ve bizlerden kat kat fazla yoruldular.
Kur'ân-ı Kerim' i hakkında daha fazla bilgi için müraccat edilmesi gereken kaynaklar tefsir kitaplarıdır. Bugün için
merhum Elmalılı M. Hamdi Yazır (r. aleyh)' in tefsiri olmak üzere çeşitli (ve hâlâ bu halkaya yenileri eklenen) tefsir
kitapları mevcuttur. Merak edenler bunlara başvurabilirler.
Mealler hakkında ise aşağıdaki makaleyi okumanızı şiddetle tavsiye ederim,
Vesselam.
Allah-ü teâlanın Rahmeti, Bereketi, Selâmı üzerinize ve üzerimize olsun.
Elhamdülillâhi Rabb'il Âlemîn, Essalâtü Vesselâmü alâ Seyyidinâ Muhammedin
ve alâ âlihi ve sahbihî ecmaîn.
İslâmiyeti Kur'an tercüme ve mealleri ile öğretmeye çalışmak, son derece
yanlış ve zararlı bir metoddur. İslâmiyet, ancak ilmihâl, fıkıh kitaplarının
okunup öğrenilmesi ile yayılır.
Meşrutiyet'ten itibaren, dini, Kur'an tercümelerinden ve meallerinden
öğrenme kampanyası başlayınca, bunun dine vereceği zararlar, 1924
yılında Sebilürreşad dergisinde uzun uzun tartışılmıştır. Birtakım Ermeni
ve Arap asıllı Hıristiyan yayımcılar tarafından başlatılan Kur'an tercümesi
kampanyaları, şiddetli tenkitlere mâruz kalmıştır. Kur'an-ı kerim tercüme
ve meallerinin yayılması karşısında, Diyanet İşleri Başkanlığı da
hareketsiz kalmamış, Müslüman halkı uyandırmak maksadıyla bir beyanname yayımlamıştır.
Meallerle ilgili uyarılar
Bu uyarılar özetle şöyleydi:
1- Kur'an tercümesi furyası, İkinci Meşrutiyet'in ilanından sonra başlamış zararlı bir faaliyettir.
2- İkinci Meşrutiyet'ten önce, Osmanlı devleti, dini yayınları kontrol altında tutuyor ve ulu orta,
yalan-yanlış tercüme ve tefsirlerin neşrine asla müsaade etmiyordu.
3- Müşrutiyet'ten sonra, basın hürriyetinden istifade eden birtakım art niyetli kimseler, gayrı
müslimler, dinsizler, sinsi gayelerine uygun Kur'an tercümeleri neşrine başlamışlardır.
4- İlk Kur'an tercümesini Zeki Megamiz adlı bir Hıristiyan Arap yapmıştır.
5- Daha sonra, Cihan Kütüphanesi sahibi Ermeni Mihran Efendi, Kur'an tercümesi basanların
öncülüğünü yapmıştır.
6- Türkçe Kur'an demek, küfür sözüdür. Kur'an-ı kerim İlâhidir. Kur'an'ın tercümesi olmaz.
7- Kur'an-ı kerimi Fransızca, İngilizce, Almanca tercümesinden Türkçeye çeviren,
Müslümanlıkla ilgisi olmayan Batı hayranları bile çıkmıştır.
8- Müslümanlar arasında dini otorite ve hiyerarşi kavram ve kurumunu yıkarak, sözü ayağa
düşürmek, ehl-i sünneti sarsmak, dinin temellerini dinamitlemek isteyen kötü fikirliler, Kur'an
tercümeleri vasıtasıyla, İslâm dünyasında bir reform hareketi başlatmak istemişler ve
muvaffak da olmuşlardır.
9- İslâmiyeti halka ve gençlere Kur'an tercüme ve mealleri ile öğretmeye çalışmak, son
derece yanlış ve zararlı bir metoddur. İslâmiyet, Kur'an tercümesi ile değil, ehl-i sünnet
âlimlerinin, halk için yazdıkları ilmihâl (akaid, fıkıh, ahlâk) kitaplarının okunup öğrenilmesi ile
yayılır.
10- Kur'an tercümelerinin sonu gelmemektedir. Basanlara, hazırlayanlara sorarsanız, "Hizmet
için" diyeceklerdir. Şu bir gerçek ki, belli bir maksat içindir bütün bu çeviriler!
11- Çeşitli maksatlarla kimler Kur'an tercümesi yapmamıştır ki? Mason Ömer Rıza Doğrul...
Arapça bilmeyen İsmail Hakkı Baltacıoğlu... Yıllar geçtikten sonra ehli sünnet olmadığını,
kendisi ilan eden Abdülbaki Gölpınarlı ve daha niceleri...
Yanlış fikirden kurtulmalı
Şu anda çoklarının kafasına, "İslâmiyeti öğrenip, din kültürü edinmek istiyorsan, alacağın ilk
kitap bir Kur'an mealidir" yanlış fikri iyice sindirilmiş bulunmaktadır. Bu fikir dimağlardan
mutlaka sökülüp atılmalıdır. Yoksa din eğitimi, din kültürü sahasındaki anarşi önlenmez ve din
yıkılır gider.
Anadolu'muzun yetiştirdiği büyük ehl-i sünnet âlimlerinden İmam-ı Birgivî Hazretleri, bu konu
ile ilgili olarak şu hadis-i şerifleri bildirmektedir:
"Bir kimse, Allahın kitabını kendi fikri, görüşü ile tefsir etse ve bu tefsirinde isabet etmiş
bulunsa, açıklaması doğru olsa bile hata etmiş olur."
"Kim ki, Kur'an hakkında, ilmi olmadığı hâlde, kendi kafasına göre açıklarsa, cehennemdeki
yerine hazırlansın."
İlk tercümeyi yayınlayan, Zeki Megamiz isminde, Arap asıllı bir Hıristiyandır.
İkincisini ise Cihan Kütüphanesi sahibi Ermeni Mihran Efendi yayınladı.
Asırlardır, dinimizin emir ve yasakları fıkıh kitaplarından, ilmihâl
kitaplarından öğrenilmiştir. Fakat meşrutiyetten beri, belli odaklar,
Müslümanları sinsice ilmihâl kitaplarından uzaklaştırıp, meallere,
tefsirlere, tercümelere yönlendirme gayretine girmiş bulunmaktadır.
Bu maksatla, 'Dinimizi esas kaynağından öğrenin, aracıları ortadan kaldırın' gibi sloganlar
ortaya attılar. İşin aslını bilmeyen çok kimse de, bu sinsice hazırlanmış tuzağa yakalandılar.
Birçok şey alıştıra alıştıra kabullendirilir. Bazı yanlış inanç, fikir, görüş, metod ve kanaatler
vardır ki, insanlar onları önce iter, reddeder. Fakat devamlı propaganda, beyin yıkama ve
telkin neticesinde, bu itiş ve reddetme, zamanla zayıflar ve toplumun direnişinde gevşeme
başlar. Gün gelir, bakarsınız ki, o bozuk ve bâtıl fikir ve metodlar, aynı topluluk tarafından
benimsenmiş ve kabul edilmiştir.
Sinsi düşmanlık
İşte, büyük-küçük her Müslümanın, bir adet Kur’an tercümesi edinerek, İslâmiyeti doğrudan
doğruya kutsal kitabından veya kaynağından öğrenmesi fikri de böyle olmuştur. Bu, sinsi din
düşmanlarının, yıllardır yaptıkları beyin yıkama propagandalarının bir neticesidir. Maalesef
zamanımızda Müslümanların çoğu, bu propagandanın tesiri ile, evlerinde bir meal
bulundurma, dini buradan öğrenme yanlışlığına düştüler.
Hâlbuki, bizim, dinin temel bilgilerini Kur’an tercümelerinden elde etmemiz, öğrenmemiz
mümkün değildir.
İslâmiyeti içeriden yıkmak, dinimizin temellerini dinamitlemek isteyen sinsi reformcuların ve
inkârcıların, yıllar boyu devam eden teraneleri şu olmuştur:
'Herkes dinini doğrudan doğruya Kur’an-ı kerim’den öğrensin. Bunun için de herkese bir
tercüme, yahut meal veya tefsir temin edilsin. Onu okusunlar; eski kafalı hocalar, fıkıh
kitapları aradan çıksınlar!..'
Nihayet onların dediği olmuş, bu sinsi oyun, yani dini bilgileri meallerden ve tercüme
kaynaklardan almak fikri, doğru olarak kabul edilmiş ve tercümeler, mealler peynir ekmek
gibi satılmaya başlamıştır.
Neticede ne olmuştur? Çok tahribat ve karışıklık olmuştur. Ehl-i sünnet sarsılmış... İslâmî
otorite ve hiyerarşi kavramları yıkılmış... Söz ayağa düşmüş... Bir sürü ukalâ müctehid taslağı
türemiş... Dinimizde zararlı reform hareketleri başlamış... Mezhepsizlik yayılmış... Hemen
arkasından da dinsizlik yayılmaya başlamış. Zaten mezhepsizlik dinsizliğe bir köprüdür.
Bu reformcular, faaliyetlerinde Luther’in Hıristiyanlıkta yaptığı reformu örnek gösterdiler.
Luther, İncillere aykırı olarak faaliyet gösteren papazlara karşı çıkmıştı. İnciller de değişik
olduğu için, aslına dönülmesini savundu. Kur’an-ı kerimin tek noktası bile değişmediğine,
tahrif edilmediğine göre, İslâmiyette reforma, aslına dönüşe ihtiyaç yoktur. Bunun için
Luther’in reformu örnek alınacak bir hareket değildir. Buradan, Luther’in kendine göre iyi
niyetli, bizdeki reformcuların kötü niyetli olduğu ortaya çıkıyor.
Meselenin öneminin iyi anlaşılabilmesi için, bu yıkıcı hareket, ne zaman ve kimler tarafından
başlatılmış, geçmişine bir göz atalım:
Sebilürreşad Mecmuası’nın 18 Safer 1924 tarihli ve 618 numaralı sayısındaki, 'Yeni Kur’an
Tercümesi' başlıklı yazıda, bu konu özetle şöyle anlatılıyor:
İlk meali kim çıkardı?
'Kur’an-ı kerim’i tercüme etmek, basıp yaymak bir müddetten beri moda oldu. Ne gariptir ki,
ilk defa bu işe teşebbüs eden, Zeki Megamiz isminde, Arap asıllı bir Hıristiyandır. Fakat
isminin duyulması üzerine, tercümeyi neşirden vazgeçti.
Daha sonra Cihan Kütüphanesi sahibi Ermeni Mihran Efendi acele olarak, diğer bir
tercümenin basımına başladı ve az zamanda sona erdirerek, 'Türkçe Kur’an' ismiyle
yayınladı.
'Türkçe Kur’an' tabiri, çok yanlıştır. İslâm âlimleri, Kur’an tercümesine Kur’an demenin küfür,
yani kişiyi dinden çıkarıcı bir söz olduğunu bildirmişlerdir.
Tercümenin faydası, zararı bir yana, tercüme diye ortaya koydukları şey baştanbaşa hata ve
tahrifat!.. Kur’ana karşı bu ne büyük bir suikasttır.'
Asırlardır, bütün ömürlerini dini yaymakla geçiren, bu uğurda hiçbir fedakârlıktan
kaçınmayan İslâm âlimlerinin, Kur’an-ı kerimin tercümesini, meallerini hazırlamayıp da, gayri
müslimlerin böyle bir çalışma yapması, bizlere çok şey hatırlatmalıdır...Netice olarak şunu
söyleyebiliriz ki, tercüme ve meal, gerçekten dine faydalı olsaydı, İslâm büyükleri bu faaliyeti
gayrı müslimlere bırakırlar mıydı?
Ana Sayfa
This page hosted by
Get your own Free Home Page