• Bir, Apo'nun adayı mı?
  • 'Cumhurbaşkanı zulmü onayladı'
  • Vural Savaş'ın "çağdaş" örgütü suçüstü yakalandı!
  • Nazlı Ilıcak: Demirel 28 Şubat'ın Adayı
  • YILMAZ: Baskıcı devlet gelişmenin önünü keser
  • Akit'e toplatma
  • Kutan: Şok olduk
  • "Kemal Gürüz'ün dokunulmazlık zırhı yok"
  • Ağar, DYP'ye dönmek için GİK'i bekliyor
  • Antalya BBP'de coşkulu kongre
  • Elkatmış, Susurluk'un kitabını yazacak
  • Hani hassasiyet?
  • Kutan: ÖFK'ları kapattırmayız
  • Atamayı içime sindiremedim
  • Meclis'in kararı dikkate alınmalıydı
  • Van'da, MHP'li başkana suikast
  • Haşim Kılıç, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili
  • 11 öğretmen atıldı
  • Batman'da 5 katlı mobilya mağazası yandı


    Bir, Apo'nun adayı mı?

    ANKARA

    ibdullah Öcalan'ın idam edilip edilmemesi konusuyla ile meşgul edilen gündemin arkasında Türkiye'nin 2000'li yıllardaki iç politik şekillenmesinde Apo ile gizli pazarlıklara gidildiği öne sürülüyor. Öcalan'ın idam edilmemesine karşılık, devlet destekli yeni bir siyasi oluşumun Kürtler tarafından desteklenmesine giden süreci açması istendiği söyleniyor. Geçtiğimiz Temmuz ayında İmralı adasına giderek Abdullah Öcalan'la görüşen 28 Şubat'çı emekli Orgeneral Çevik Bir'in, aradan geçen süreye rağmen Öcalan ile ne konuştuğunu hala açıklamaması dikkat çekiyor. Öcalan'a asılmayacağı yolundaki ilk işareti veren kişinin Bir olduğu söyleniyor. Çevik Bir'in cumhurbaşkanlığına adaylığını açıklamasından hemen sonra Özgür Politika gazetesinin, Bir hakkındaki yaptığı yayınlar da dikkat çekiyor. PKK'nın Avrupa'daki yayın organı olarak bilinen Özgür Politika gazetesinde ortaya atılan görüşlere göre, "Çevik Bir artık Kürt sorununu çözmeyi istiyor."

    Bir'in Kürt sorununu hangi saiklere binaen çözeceğine ilişkin bilgilere girilmeyen yorumlarda, Bir'in Temmuz ayında Öcalan ile yaptığı görüşme bir nevi söz konusu çözüm sürecine ilişkin milat olarak kabul ediliyor.

    Temmuz ayında İmralı'da Öcalan ile görüşen Çevik Bir'in, Öcalan'ın desteğiyle Ahmet Türk tarafından kurulması planlanan Demokratik Cumhuriyet Partisi'nin Cumhurbaşkanı adayı olduğu iddiası, Ankara kulislerinde bomba etkisi yaptı.

    KENYA'DAN CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNE

    Apo Kenya'dan getirilirken "Vatanına hoşgeldin Öcalan" diyen kişinin, Öcalan'ın 1980 öncesinden beri tanıdığı ve yakın arkadaşı olan MİT mensubu Pilot Necati olduğu söylentileri henüz hafızalardan silinmeden, Öcalan tarafından azledilen avukatı Ahmet Zeki Okçuoğlu'nun, HADEP karşıtı olarak bilinen Ahmet Türk tarafından Öcalan destekli Demokratik Cumhuriyet Partisi adı altında bir siyasi oluşuma gidildiği ve bu oluşumun Cumhurbaşkanı adayının da Çevik Bir olduğu iddiası, MİT eski Daire Başkanlarından Prof.Dr. Mahir Kaynak tarafından da doğrulandı.

    KAYNAK: GİZLİ ÇÖZÜMLEME SÜRECİ BAŞLADI

    Akit'e konuşan Kaynak, "Bu planda birçok çelişki var. Ancak doğru anlaşılması gereken durumlar da var. Örneğin Ahmet Türk'ün HADEP ile olan ilişkisi eskiden beri kötüydü. Öcalan'ın Türkiye'ye getirilmesinden sonra PKK içinde yaşanan sarsıntılar ve Öcalan'ın idam edilmemesi karşısında ondan istenen talepler mevcuttu. Bu talepler içerisinde böyle bir siyasi oluşum da var. Sayın Çevik Bir, Öcalan'la yaptığı görüşme sonrasında Kürt sorununu çözmek gerektiğini söyledi, ABD'ye gitti vs. Gizli bir çözümleme süreci başlatıldı. Açıkça tertip yapıyorlar" dedi.

    "BİR'İN ADAYLIĞINA SİSTEM DIŞI DESTEK"

    Kaynak, şu an itibariyle kesin bir şey söylemenin mümkün olmadığını ancak el yordamıyla birtakım seçeneklerin belirli merkezler tarafından yürürlüğe sokulduğunu belirterek, şunları söyledi: "İki oluşumdan sözedebilir; birincisi HADEP merkezli, ikincisi Demokratik Cumhuriyet Partisi adı altında yapılan çalışmalar. Çevik Bir'in ikinci seçeneğe oynadığı, hatta bu seçeneğin cumhurbaşkanı adayı olduğu söyleniyor. Haklılık payı yok değil ama dediğim gibi çok çelişki var. Zaman, bu çelişkileri asgariye indirecektir."

    "DEMOKRATİK CUMHURİYET PARTİSİ"

    Bazı memur ve işçi sendikalarının düzenlediği protesto gösterilerinde PKK yanlısı olarak bilinen grupların "Çözüm idam değil, demokratik cumhuriyet" şeklinde atmaya başladıkları sloganın, yeni yasal bir partinin doğuş sinyalleri olduğu ortaya çıktı. Öcalan'ın İmralı'da yaptığı savunmalarda dilinden düşürmediği "demokratik cumhuriyet" ifadesinin bir parti ismi olarak telaffuz edildiği, Öcalan'ın avukatlarından Zeki Okçuoğlu tarafından da kabul edildi. Okçuoğlu, "Şu an yeni bir parti kurma girişimleri var. Kurulmak istenen partinin adı Demokratik Cumhuriyet Partisi" dedi.

    "AHMET TÜRK'E DİREKTİF VERİLDİ"

    5-11 Aralık 1999 tarihli Selam gazetesinde yayınlanan Ferzende Kaya'nın Ahmet Zeki Okçuoğlu ile yaptığı röportaj, söz konusu iddialara açıklık getirmesi bakımından oldukça dikkat çekiyor. Kaya'nın sorularını cevaplandıran Okçuoğlu, söz konusu parti projesinin başında Ahmet Türk'ün olduğunu belirterek, "Ahmet Türk'ün Genelkurmay'a çağrıldığı ve nasıl bir parti kurması gerektiği yönünde direktifler verildiği söyleniyor" dedi.

    "KÜRTLER MİLİTER YAPIYA PAYANDA OLACAK"

    Çevik Bir'in söz konusu partinin cumhurbaşkanı adayı olup olmadığı sorusuna ise Okçuoğlu, "Her şey olabilir. Ortada ipuçları var. Deliller var. Medyasıyla ve diğer kurumlarıyla atılan bütün adımlar birçok ipucu veriyor. En basitinden Emin Çölaşan neden 'Apocu' oluyor? Artık PKK askeri olarak büyük oranda tasfiye oldu. Devletin karşısında bir güç olarak duramaz. Bunların geleceğe ilişkin projeleri var. İçerde güçlü bir sivil militer oluşumunda Kürtleri kitle tabanı olarak kullanmak istiyorlar" diye konuştu.

    "CANINA KARŞI OY" DENEBİLİR

    Öcalan'ın avukatlarından Zeki Okçuoğlu, Öcalan ile yapılan gizli görüşmelerde birtakım önerilerin ortaya atıldığını belirterek, Kürt seçmenlerin oylarının Türk siyasetinde etkin olan militer kesim tarafından bir sivil destek olarak kazanılmak istenebileceğini öne sürüyor. Okçuoğlu, şunları kaydediyor: "Acaba Çevik Bir'in yönetimi, inisiyatifi altında planlanan bir hareketin Kürt ayağı olarak mı düşünülüyor? Çünkü iyi bir Kürt oyu söz konusu. Kürtler hangi partiye oy verseler, onlar barajı aşar. Her seferinde Abdullah Öcalan'ın can güvenliğine karşı bir taviz isteniyor. Yarın da 'canına karşı oylar' denebilir."

    'Cumhurbaşkanı zulmü onayladı'

    İSTANBUL

    Üniversiteleri kışlaya çeviren YÖK Başkanı Kemal Gürüz'ün uygulamaları nedeniyle üniversitelerle ilişikleri kesilen öğretim üyeleri ve öğrenciler, Gürüz'ün tekrar Cumhurbaşkanı Demirel tarafından atanmasına tepki gösterdiler.

    FAŞİST VE KOMÜNİST ÜLKELERDEKİ UYGULAMALARA MUHATAP KALDIK

    YÖK'zedeler, Gürüz'ün tekrar aynı göreve getirilmesinin bilim yuvaları olması gerekirken kurumlarının tamamen işlevizleştirilmesi konusunda büyük bir tehlike arz ettiğine dikkat çektiler.

    Sadece başörtülü olduğu gerekçesiyle çok sevdiği mesleğinden ve öğrencilerinden kopartılan İstanbul Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Sevgi Kurtulmuş, YÖK yönetiminin başarısız olduğu kaydederek, "Üniversitelerin bilimsel standarttan uzaklaştırılması Gürüz döneminde hız kazanmıştır. Gelişmiş ülkelerde YÖK benzeri kuruluşların amacı; insanların araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin kalitesini yükseltmektir. Maalesef Gürüz yönetimi, eğitim ve öğretimdeki araştırma ve geliştirme faaliyetlerini kalitesini yükseltmek yerine, Birinci Dünya Savaşı sonrası faşist ve komünist ülkelerde görülen üniversiteleri belirli bir ideolojinn merkezi haline getirme çalışmıştır" dedi.

    Üniversitelerin özgür düşüncenin ve demokratiik katılımının mator gücü olması gerekirken, bu kurumların Gürüz yönetiminde tam tersi bir şekle sokulduğunu ifade eden Doç.Dr. Sevgi Kurtulmuş, sözlerini söyle sürdürdü:

    "Gürüz yönetiminde istenildiği gibi düşünülmeyen öğrenciler ve öğretim üyeleri üniversitelerden atılmış ve çeşitli cezalara çarptırılmıştır. Farklı fikir ve düşünce mensubu, mesleklerinde çok başarılı birçok öğretim üyesi küstürülmüştür. Bu anlamda üniversiteler giderek işlevsizleştirilmiş ve ortaçağ karanlığına mahkum edilmek istenmiştir. Sonuç olarak her alanda başarısızlığı herkesçe malum olan, hiçbir kesimin hoşnut olmadığı ve kimsenin icraatlarını kabullenemediği Kemal Gürüz'ün, Cumhurbaşkanı tarafından yeniden aynı göreve getirilmesinin ne anlama geldiğini gerçekten anlamak mümkün değildir. Toplumun taleplerini göze alması gereken Cumhurbaşkanı'nın bu tasarrufu tartışma meydana getirmeye devam edecektir."

    "ÜZÜNTÜ VERİCİ"

    Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği (ÖZGÜR-DER) Başkanı Hülya Şekerci de Kemal Gürüz'ün tekrar Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından atanmasının üzücü olduğunu söyledi. YÖK'ün anti-demokratik uygulamaları nedeniyle eğitimlerine ara vermek zorunda kalan başörtülü öğrenciler ve YÖK'zede öğretim elemanları ve kamu çalışanları tarafından Kurulan ÖZGÜR-DER Başkanı Hülya Şekerci, Gürüz'ün tekrar YÖK'ün başına getirilmesinin zulüm ve dayatmaların onaylandığı anlamına geltiğini ifade ederek, "Uygulamaları herkesçe bilinen ve tüm kamuoyunun tepkisini çeken Kemal Gürüz'ün tekrar söz konusu kurulun başına getirilmesi haksızlıklara cumhurbaşkanının onay verdiği anlamını taşıyor. Gürüz'ün uygulamalarından ötürü binlerce öğrenci ve yüzlerce öğretim üyesi mağdur edildi. Üniversitelerı kışla konumuna getiren Gürüz'ün yeniden YÖK'ün başına getirilmesi üzücüdür" diye konuştu.

    Vural Savaş'ın "çağdaş" örgütü suçüstü yakalandı!

    İSTANBUL

    İstanbul'da, Küçükköy Jandarma Karakolu'nun da aralarında bulunduğu çok sayıda yere bombalı saldırı gerçekleştirdikleri öne sürülen yasadışı DHKP/C örgütünün 1'i kadın 4 üyesi yakalandı. Bilindiği gibi, Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, DHKP-C'li militanları öven Grup Yorum'un kaseti için, "Çağdaş görüntüyü bozmayalım" diyerek suç olmaktan çıkarmıştı.

    İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir, yakalanan kişilerin gösterdikleri yerlerde yapılan aramalarda, 1 Rus yapımı lav silahı, 1 ruhsatsız tabanca ve bu silaha ait 2 şarjör ile 50 fişek, 1 susturucu, 30 kilogram jel dinamit, 10 kilo toz dinamit, 26 metre saniyeli fitil, 9 elektrikli fünye, 25 adi fünye, 2 cep telefonlu bomba düzeneği ve 3 uzaktan kumandalı bomba düzeneği ve sistemi, 1 Aselsan marka el telsizi, 2 cep telefonu, 1 gerilla el kitabı, 1 dizüstü bilgisayar, 33 disket, 10 boru bomba yapımında kullanılan boru kalıpları ve malzemeler ele geçirildiğini bildirdi.

    Nazlı Ilıcak: Demirel 28 Şubat'ın Adayı

    İSTANBUL

    Kamuoyunun, sivil toplum örgütlerinin ve üniversite çevrelerinin tüm uyarılarına rağmen Kemal Gürüz'ün Cumhurbaşkanı Demirel tarafından yeniden YÖK başkanlığına atanmasına tepkiler çığ gibi büyüyor. DYP İstanbul eski İl Başkanı Orhan Keçeli ile bir TV programına katılan FP İstanbul Milletvekili Nazlı Ilıcak şok açıklamalarda bulundu. 12 Eylül döneminde Süleyman Demirel'e büyük destek verdiğini ancak bugün Demirel'i tanımakta zorlandığını söyleyen Ilıcak, Kemal Gürüz'ün YÖK başkanlığına getirilmesi kararının Demirel'in inisiyatifinde alınmadığını söyledi. Perşembe günü Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu ile yapmış olduğu görüşmede 28 Şubat'ın uzantıları tarafından cumhurbaşkanı adayı gösterilmesinin karşılığı olarak Kemal Gürüz'ün YÖK başkanlığına atandığına iddia eden Nazlı Ilıcak şunları söyledi:

    "Yüz oyum olsa birini bile Süleyman Demirel'e vermem". Ben bunun Süleyman Demirel'in takdiri olduğuna inanmıyorum. Kemal Gürüz gibi bir insanı tekrar YÖK başkanlığına getiren bir insanın artık demokrasi adına aday olmasına imkan yok. Artık Demirel 28 Şubat'ın adayı olmuştur. Hakkında sayısız soruşturma olan Meclis'in büyük kısmının tepkisini çeken bir insanın tekrar YÖK başkanlığına getirilmesi laikliğe bağlı olmasıyla açıklanamaz."

    "YILMAZ'A DA DİKKAT EDİN"

    Nazlı IlIcak, Demirel'in 28 Şubat'ın adayı olması ile birlikte Mesut Yılmaz'ın da demokrasi cephesinin adaylığına soyunacağını, bunun ise tamamen kandırmacadan ibadet olduğunu söyledi. 28 Şubat'ın taşeronu olan Mesut Yılmaz'ın hiçbir zaman demokrasi cephesinde yer almayacağını söyleyen Ilıcak, önümüzdeki dönemde Meclis'te bir Demirel dayatmasının yaşanabileceğini de ifade etti.

    YILMAZ: Baskıcı devlet gelişmenin önünü keser

    ANKARA

    ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, Türk halkının sahip olduğu modern iletişim ve ulaşım imkanları sayesinde yeni kriterlere sahip olduğunu bildirerek, 'Bugüne kadar belki siyaset yoluyla milleti oyalayabilmek mümkündü, ama artık hiçkimsenin bu milleti kandırması mümkün olmayacaktır' dedi.

    ANAP Genel Başkanı Yılmaz, partisinin grup toplantısının basına açık bölümünde yaptığı konuşmada, Türk siyasi hayatında, Turgut Özal'ın öncülüğünde ilk defa olarak 1983 yılında 'Demagojiye, boş laflara değil, projelere öncelik veren, sadece yıpratmak için eleştiren değil, eleştirirken alternatif getiren, merkezde ve hizmet esasına dayalı ANAP'ın hayatiyet bulduğunu' söyledi.

    ANAP lideri Yılmaz, Kazım Karabekir'in dediği gibi Türk milletinin 'Mümeyyiz, farik' olduğunu belirterek, millete inanmak ve güvenmek gerektiğini söyledi. Yılmaz, bunun siyaset yapmanın ön koşulu olduğunu bildirerek, son yıllarda yaşanan bazı gelişmelerin Türk halkının ne kadar sağlıklı bir idrak içinde olduğunu gösterdiğini ifade etti. Yılmaz, Türk halkının artık insanca, onuru zedelenmeden, gururu incinmeden, huzur ve barış içinde yaşayacağı şartları istediğini kaydetti.

    BASKICI DEVLETLER

    Baskıcı devletlerle, demokrasinin üzerinde yükseldiği unsurların altyapısını oluşturan modernliğe geçiş dönemi devletinin birbirinden farklı şeyler olduğuna dikkat çeken Yılmaz, şöyle devam etti:

    'Gelişmenin yönü toplumdan devlete olduğu kadar, devletten de topluma doğru olmalıdır. Bunu sağlayamayan ve toplumu sadece baskıyla denetim altına tutmaya çalışan devlet, gelişmenin önünü keser ve geri kalmışlık sürecine gider.

    Başlangıcı nasıl olursa olsun, bugün artık yönünü demokrasiye, özgürlüklere, serbest piyasa ekonomisine çevirmeyen devletlerin dünya üzerinde söz sahibi olabilmesi, hatta kabul görmesi dahi mümkün değildir. Bugün daha fazla demokrasi, hak ve özgürlük talebi herşeyden önce toplumun iç şartlarından kaynaklanmaktadır.'

    Akit'e toplatma

    Gazetemizin, "Yeter artık Nemrut" başlıklı dünkü nüshası, Bağcılar Sulh Ceza Mahkemesi'nin kararıyla toplatıldı. Dün akşam geç saatlerde verilen toplatma kararına, gazetemizin avukatları bugün itiraz edecekler.

    Kutan: Şok olduk

    ANKARA

    Fazilet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Kemal Gürüz'ü aynı göreve neden yeniden atadığını sordu ve "Sayın Cumhurbaşkanı'ndan rica ediyorum, gereken neyse açıklasın" dedi.

    Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)'nde partisinin grup toplantısında konuşan Recai Kutan, YÖK Başkanı Kemal Gürüz'ün yeniden başkan olarak atanmasının kendilerinde ve halkta büyük bir 'hayal kırıklığı'na sebep olduğunu söyledi.

    Gürüz'ün yeniden YÖK Başkanlığı'na atanmasını eleştiren Kutan, ancak bunun, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in yetkisi dahilinde olduğunu hatırlattı. YÖK'le ilgili şikayetlerin araştırılması için Meclis'te bir komisyon kurulduğunu ve çalışmalarının devam ettiğini belirten Kutan, 'Komisyonun çalışmaları sürerken, Gürüz'ün yeniden atanması şok etkisi yaptı' dedi. Gürüz'ün uygulamalarının tepkilere neden olduğunu ifade eden Kutan, 'gerçek bilim adamlarının' YÖK'e, 'Yükseköğretim Komiserliği' ismini taktığını söyledi. Kutan, Cumhurbaşkanı Demirel'in, Gürüz'ü bu göreve getirme gerekçelerini kamuoyuna açıklamasını da istedi.

    Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, gazetelerde yer alan açıklamalarını anımsatan Kutan, kendilerinin cumhurbaşkanının halk tarafından 4 yıl için seçilmesini teklif ettiklerini ifade etti. Kutan, Cumhurbaşkanı Demirel'in yaklaşık 7 yıldır görevde olduğunu hatırltarak, 'Tekrar seçilmesi halinde, bu bir bilim adamının dediği gibi, 14 yıllık bir hanedanlık olur' diye konuştu. Cumhurbaşkanı'nın da, bu sürenin uzun olduğunu beyan ettiğini kaydeden Kutan, koalisyon ortaklarının, Demirel'in yeniden cumhurbaşkanlığına devam etmesi konusunda anlaştıklarını öne sürdü.

    MİLLETE OLAN GÜVENSİZLİK

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin konuya ilişkin 2 gün önce yaptığı açıklamaları gazete kupürlerinden okuyan Kutan, şöyle devam etti:

    'Ancak seçimin, TBMM tarafından yapılmasını istiyorlar. Bu konuda, yani seçimin TBMM tarafından yapılması konusunda Devlet Bahçeli'nin 2 gün önceki değerlendirimesi ibret vericidir. Bahçeli, '1970'li yılların başında başkanlık sistemini savunuyorduk ama koşullar değişti' diyor. 'Bugünkü koşullarda cumhurbaşkanının Meclis tarafından seçilmesi gerekir' diyor. Diyorlar ki, 'bugün irticaya ve bölücülüğe karşı mücadele ediyoruz.' Yarın bu görüşleri savunan birileri aday olursa, seçilmese bile 'ben halktan bu kadar oy aldım' derse, Türkiye için sıkıntılı olur. Halkın seçmesinin sakıncalı olduğunu açıklayan bu sözler, aziz milletimize güvensizliğin bir ifadesidir. Meclis seçerse sıkıntı olmayacakmış, ama millet seçerse sıkıntı olacakmış...

    Cumhurbaşkanlığı için şu anda Tunceli Milletvekili Kamer Genç ve emekli Orgeneral Çevik Bir'in adaylığı söz konusu. Bugünkü mevzuata göre, aday olabilmek için en az 110 imza gerekiyor. Bunun anlamı: Her canı isteyen, 'ben aday oldum' diyemez. Belli sayıda milletvekilinin adaylığını desteklediği bir kişiyi millet seçse ne olur, Meclis seçse ne fark eder? Bu ifadede bulunmak, millete olan güvensizliktir. Ya kazara bir mürteci seçerse bu millet... Tabii sizin mürteci dediğinizle, milletin anlayışı, birbirinden yüzde 100 farklı. Sizin kimlere mürteci dediğinizi, bu aziz millet gayet iyi biliyor, ondan korkuyorsunuz.'

    SUS PUS OTURUYORLAR

    Konuşmasında Abdullah Öcalan konusuna da değinen Kutan, 'Meydanlarda şehit edebiyatı yapanlar, 'Apo'yu biz asarız' diye oy toplayanlar, artık suspus oturuyor' dedi.

    ÇAKMAKOĞLU

    Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu, Demirel'in Kemal Gürüz'ü yeniden YÖK Başkanlığı'na atamasını, başkanlık sistemini savunan Demirel'in bir tasarrufu olarak değerlendirdi. Çakmakoğlu, "Sayın Demirel, yetkisini bu yönde kullandı. Yaptığı bu atama, başkanlık sistemine geçiş isteğinin bir uygulamasıdır" dedi.

    MUSTAFA GÜL

    MHP'li Mustafa Gül, Kemal Gürüz'ün yeniden YÖK Başkanlığı'na getirilmesiyle ilgili yorum yapmak istemediğini belirterek, "Sayın Cumhurbaşkanı, Meclis tarafından hakkında soruşturma başlatılan bir kişiyi bu kurumun başına getirmiştir. Şimdi bu durumda ne gibi bir yorum yapabiliriz ki" şeklinde sitemde bulundu.

    "Kemal Gürüz'ün dokunulmazlık zırhı yok"

    ANKARA

    Devlet Bakanı Abdulhaluk Çay, YÖK'e yönelik iddiaların doğruluğu halinde gereğinin yapılacağını belirterek, 'Eğer bir suiistimal ortaya çıkarsa, Gürüz'ün dokunulmazlık zırhı yok' dedi. Devlet Bakanı Çay, Prof. Dr. Kemal Gürüz'ün, yeniden YÖK Başkanlığı'na seçilmesini değerlendirdi. YÖK, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü ile ilgili iddialar ve ÖSS konusunda araştırma yapmak üzere YÖK Araştırma Komisyonu'nun kurulduğunu anımsatan Çay, bu araştırmanın sonucunu beklemek gerektiğini, şimdiden bir şey söylemenin mümkün olmadığını söyledi. YÖK'e yönelik iddiaların doğruluğu halinde gereğinin yapılacağını kaydeden Çay, 'Belki de buna gerek kalmadan, Gürüz, kendisi ayrılmak zorunda kalır' dedi.

    Ağar, DYP'ye dönmek için GİK'i bekliyor

    ELAZIĞ

    Elazığ Bağımsız Milletvekili Mehmet Ağar, Doğru Yol Partisi'ne (DYP) dönüş için, Genel İdare Kurulu'nun (GİK) kararını beklediğini söyledi.

    Milletvekili Ağar, yerel bir televizyon kanalını ziyaretinde yaptığı açıklamada, DYP'ye dönüş için, GİK tarafından alınacak karar doğrultusunda hareket edeceğini ve bu karar belirlenmeden bir açıklama yapmasının doğru olmayacağını belirtti.

    DYP'ye dönüş yapmadan önce Elazığlıların da fikrini almak için kente geldiğini kaydeden Ağar, 'Parti Genel Başkanı Tansu Çiller tarafından, genel kurultayda yapılan bir çağrı vardı. Partiye dönmek için, GİK tarafından alınacak kararı bekliyorum. Bu karar doğrultusunda hareket edeceğim' dedi.

    Antalya BBP'de coşkulu kongre

    ANTALYA

    BBP Antalya Merkez Teşkilatı Kongresi geçtiğimiz hafta sonunda büyük katılım ile coşkulu bİr şekilde gerçekleştrildi. Divan başkanlığını BBP Manavgat İlçe Başkanı Hasan Çelik'in yaptığı kongrede 57. hükümeti topa tutan ll Başkanı Tayfun Şekerci, ülkenin kaosa ve iflasa sürüklendiğinhi belirterek, "icraatları ile halkı çıldırtma noktasına getiren her şeyi eline yüzüne bulaştırmıştır. Hem Müslüman hem de Türk olan Çeçenistan'ı Rusya'nın kucağına iten 57. hükümet, insanlarımıza milli menfaatlerimize uymayan mavi akım projesine kabul ettirmek için ülkeyi 21. yüzyılın eşiğnde karanlıkta ve soğukta bırakmıştır" dedi. Kongrede , MHP, ANAP ve DYP'den BBP'ye geçen 143 yeni üyeye rozetleri takıldı. Seçim sonucunda başkanlığa Nejdet Parmaksızoğlu seçilirken, Parmaksızoğlu yönetim kurulu üyeleri ve il delegelerinn tümünün oyunu aldı.

    Elkatmış, Susurluk'un kitabını yazacak

    NEVŞEHİR

    TBMM'de görevini tamamlayan Susurluk Araştırma Komisyonu'na başkanlık eden, FP Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış, Susurluk'taki kaza sonrası yaşanan gelişmeleri bir kitapta toplayacak.

    Elkatmış, Susurluk kazasından sonra ortaya çıkan gelişmelerin araştırılması yönündeki çalışmalarını devam ettirdiğini bildirdi.

    Bu konuda kendisine hala bilgi geldiğini anlatan Elkatmış, şunları söyledi:

    'Şu anda bu bilgileri açıklamam doğru değil, gelen bilgiler de ham. Susurluk sonrasında yaşanan gelişmeler ile ilgili özel araştırmaların yanında, komisyon başkanlığım dönemindeki bilgileri yeni baştan değerlendiriyorum. Arşivler üzerinde bir çalışmam var. Bütün bunları bir kitapta toplayacağım. Kitabımı en kısa sürede okuyucularla buluşturmak istiyorum.'

    Hani hassasiyet?

    ANKARA

    Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in YÖK Başkanı Kemal Gürüz'ü yeniden aynı göreve atamasına sert tepki göstererek, "Sayın Cumhurbaşkanının, öğrencilerden öğretim üyelerine kadar üniversite camiasının önemli bir çoğunluğunun ve kamuoyunun beklentilerine ters düşen bu tasarrufunu yadırgadığımızı ifade etmek istiyorum" dedi.

    MHP grubu bugün TBMM'de toplandı. Genel Başkan, Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Bahçeli, gruptaki konuşmasında ekonomik ve sosyal konuların yanısıra güncelliğini uzun süredir koruyan Yüksek Öğrenim Kurumu (YÖK) Başkanı Kemal Gürüz'ün yeniden aynı göreve atanmasını da değrelendirdi.

    Sorunu Türkiye'nin 'Kilit' meselesi olarak değerlendiren Bahçeli, üniversite sınavlarında çıkan sıkıntıları, öğretim üyeleri arasında yaşanan istifaları değerlendirdi ve "Türkiye Büyük Millet Meclisi, kamuoyunda oluşan duyarlılığı ve üniversitelerin içinde yükselen feryatları göz önüne alarak, meselenin enine boyuna tartışılıp araştırılmasını sağlamak amacıyla araştırma önergesini kabul etmiş ve bir komisyon kurulmasına karar vermiştir" dedi.

    BAHÇELİ, YÖK BAŞKANININ İSMİNİ TELAFFUZ ETMEDİ

    MHP lideri Bahçeli, YÖK Başkanı Prof.Dr. Kemal Gürüz'ün ismini telaffuz etmeden şu ifadelere yer verdi: "Bunun karşısında Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, tartışmaların ve sorunların odağında yer alan zatı tekrar YÖK Başkanı olarak atamakta bir beis görmemiştir. Sayın Cumhurbaşkanı, anayasamızın kendisine verdiği yetkiyi kullanmış, ancak kamuoyunun ve Meclis'in duyarlılıklarını gözardı etmiştir. Huzurlarınızda Cumhurbaşkanı'nın, öğrencilerden öğretim üyelerine kadar bütün üniversite camiasının önemli bir çoğunluğunun ve kamuoyunun beklentilerine ters düşen bu tasarrufunu yadırgadığımızı ifade etmek istiyorum."

    "PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ"

    Sözlerini biraz daha sertleştiren Bahçeli, bu olayın peşini bırakmayacaklarını söyleyerek şöyle devam etti:

    "Türk üniversite sistemini yozlaştıran, çağdaş üniversite kavramının gerisine götüren, ancak otoriter, baskıcı rejimlerde görülebilecek şaibeli ve karanlık bir yönetim yapısı oluşturan bir zihniyetin yol açtığı temel hak ve özgürlük ihlallerine karşı sessiz kalmamızı hiçkimse bizden beklememelidir. Eğitim ve öğrenim hakkı gibi bu hak ve özgürlüklerin ihlallerine karşı tavırsız kalanlar veya geri ve köhnemiş baskıcı yönetime dolaylı destek sunanların başka konularda insan hakları üzerine sergiledikleri tavırların samimiyeti de inandırıcı olmaktan uzaktır. Türkiye'nin geleceğini karartmak isteyenlere, Türk milletinin değerlerine ve Türkçeye dostça bakmayanlara, gerekçeleri ne olursa olsun, düşünce ve bilimin özgürce gellişmesine engel olmak isteyenlere karşı, milletimizin haklarını ve çocuklarımızın geleceğini savunmak zorundayız. MHP, bu mesele karşısındaki duyarlılığını devam ettirecektir."

    BAHÇELİ'DEN HÜKÜMET ORTAKLARINA DA ÜSTÜ KAPALI ELEŞTİRİ

    Bahçeli, Prof. Gürüz'ün yeniden YÖK Başkanlığı'na atanmasına karşı gösterdiği sert tepkide hükümet ortaklarına da üstü kapalı eleştiriler yöneltti ve şu ifadeleri kullandı: "Meselenin bir başka ilginç ve üzücü yanı, sözde insan hakları ve demokrasi sevgilerini terörist başını koruyup kollamaya kadar vardıranların, üniversite camiasının sorunları ve çözümü konusunu görmezlikten gelmeleridir. Öğretim üye ve elemanları ile öğrencilerimizin yaşadığı sorunlara sağlıklı, tutarlı ve demokratik bir bakış açısıyla yaklaşmaktan şiddetle kaçındıkları dikkat çekmektedir. İnsan hakları ve demokrasiye ilişkin tavırların giderek kategorik ve marazi bir yaklaşıma dönüştüğünü görmek, bizler açısından ibret vericidir. Evet, maalesef Türkiye'de bir grup entellektüelin ve gazetecinin zihniyet dünyası böyledir. Sadece partimize değil, ülkemize, milletimize ve demokrasiye bakışları da çifte standartlarla yoğrulmuştur."

    Kutan: ÖFK'ları kapattırmayız

    ANKARA

    FP Genel Başkanı Recai Kutan, TBMM'ye sunulan Bankalar Yasası'nda değişiklik öngören tasarıyla ilgili olarak, 'Bu tekliflerin temelinde sadece irtica paranoyası, vehimler yok, bazı menfaat gruplarının muhtemel rakiplerini tasfiye etme cinliği de yatmaktadır' dedi.

    Kutan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, son dönemlerde, 'yeşil sermaye'den bahsedildiğini ve bunun yok edilmesi gerektiği üzerinde durulduğunu söyledi. Bazı özel finans kurumlarından irticaya kaynak aktardığına ilişkin sözler sarfedildiğini bildiren Kutan, bu kuruluşların kapatılması için hazırlanan yasa tasarısının, geçtiğimiz günlerde TBMM'ye sunulduğunu kaydetti.

    Tasarıda, 'faizsiz bankacılık yapan finans kurumlarının kapatılmasının teklif edildiğini' ifade eden Kutan, sözlerini şöyle sürdürdü:

    'Tasarıya göre, özel finans kurumları ya kapatılacak ya da anladığımız şekliyle bankaya dönüşecekler. Hükümetin, bu teşebbüsün ekonomik bir temeli yok. Ekonomik gereklerinden dolayı böyle bir teklif getirilmemiştir.

    Karar, tamamen irtica tehdidiyle ilgilidir, tamamen ideolojiktir. Bu yapılanları, sadece irtica paranoyası ile geçiştirmek mümkün değil. Bu tekliflerin temelinde, sadece irtica paranoyası, vehimler yok, bazı menfaat gruplarının muhtemel rakiplerini tasfiye etme cinliği de yatmaktadır. Bu olayın, irtica paranoyası ile (canbaza bak canbaza) sözleriyle yakından ilgisi vardır. Hükümeti ikaz ediyorum: Bu yanlış, çağdışı hukuk dışı uygulamalardan vazgeçin.'

    Kutan, tasarının yasalaşması sonucunda, 2.5-3 milyar doların ekonomiden çekileceğini ve Türkiye'nin böyle bir kaynaktan yararlanamayacağını söyledi. Recai Kutan, 'FP grubu olarak bu tasarının yasalaşmaması için elimizden gelen her şeyi yapacağız' dedi.

    Atamayı içime sindiremedim

    ANKARA

    DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in toplumun her kesiminden tepki toplayan, üniversiteleri dayatma merkezlerine çeviren Kemal Gürüz'ü tekrar YÖK Başkanlığı'na getirmesinin doğru olmadığını söyledi. Kendisine konu hakkında çok tepkinin geldiğini kaydeden Çiller, "Açıkçası, aldığım tepkilerden ve elimdeki bilgilerden hareketle bu atama içime sinmemiştir" diye konuştu. Çiller şunları kaydetti: "Tabii bunun takdiri sayın Cumhurbaşkanı'na aittir. Ancak bana gelen tepkilere göre yeniden onay geniş kesimlerde kabul görmemiştir. Bakın, sayın Gürüz'ün YÖK Başkanlığı ve üniversitelerimiz, öğrencisiyle, öğretim üyeleriyle büyük bir tedirginlik yaşamıştır. Her alanda dayatmalar ve sıkıntılar yaşanmıştır."

    Meclis'in kararı dikkate alınmalıydı

    ANKARA

    DYP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Sağlam, YÖK Başkanlığı'na yeniden atanan Prof. Dr. Kemal Gürüz hakkında bütün partilerin önergesiyle bir araştırma komisyonu kurulduğunu hatırlatarak, 'Sayın Cumhurbaşkanı'nın atama yaparken Meclis'in kararlarını dikkate alması demokratik teamüllerin gereğidir' dedi. Sağlam, DYP Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, Prof. Dr. Kemal Gürüz'ün yeniden atanmasıyla ilgili tartışmaları değerlendirerek görüşlerini aktardı.

    Kişilerle bir sorunu bulunmadığını ve atama yapma yetkisinin Cumhurbaşkanı'nda olduğunu kaydeden Mehmet Sağlam, YÖK'ün kurulduğu 1982 yılında üniversitelerin bu kurumu 'aşırı merkezi ve baskıcı' olarak nitelediklerini hatırlattı. 1982-1995 yılları arasında YÖK yasa ve yönetmeliklerinde yapılan 54 değişiklikle YÖK'ün yetkilerinin kısıldığını ve üniversitelerin yetkilerinin artırıldığını anlatan Sağlam, kendisinin de YÖK Başkanlığı yaptığı dönemde üniversitelerin aldığı kararları tartışmadan uyguladıklarını söyledi.

    1995 yılından sonra YÖK'ün yetkilerinin yeniden artırılmaya başlandığını ve üniversitelerin yetkilerinin kısıtlandığını kaydeden Mehmet Sağlam, yine bu dönemde rektörlerin yasaya aykırı olarak disiplin soruşturmasıyla görevden alındıklarını, bazı rektörlerin de televizyonlarda ağladığını anlattı. Sağlam, üniversitelerin kendi asistanlarını atayamaz duruma geldiklerini ve pek çoğununun da doktora eğitimi vermesinin engellendiğini savunarak, 'Bununla da yetinmeyip akademik unvanları disiplin soruşturmasıyla geri almaya çalıştılar' dedi.

    Üniversiteye giriş sisteminin de, lise öğrencileri hazırlanmadan aniden uygulamaya konulduğunu belirten Sağlam, öğrencilerin tercih sürelerinin de geçen yıl, bir hafta bile uzatılmadığını hatırlattı. Verilmeyen bir hafta ile pek çok gencin istikbalinin yok edildiğini öne süren Sağlam, çalınan üniversite sorularının da aradan bir yıla yakın zaman geçmesine karşın bulunamadığını söyledi.

    Van'da, MHP'li başkana suikast

    VAN

    MHP Van Merkez ilçe 2. Başkanı Sulhattin Kızıltaş, evinin önünde uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetti.

    Alınan bilgiye göre, önceki gece saat 22.30 sıralarında İstasyon Mahallesi Fatih Caddesi Yusuf Sokak'taki evine giden MHP Merkez İlçe 2. Başkanı Sulhattin Kızıltaş, kimliği henüz belirlenemeyen kişilerce kurşun yağmuruna tutuldu.

    Çeşitli yerlerine kurşun isabet eden Kızıltaş (48) olay yerinde hayatını yitirdi.

    Evli ve 10 çocuk babası olduğu bildirilen Kızıltaş'ın önceki gece saat 22.00 sıralarında hastanede yatan eşinin yanından evine gittiği öğrenildi.

    Görgü şahitleri, Kızıltaş'ın 22.30 sıralarında, otomobilinden indikten hemen sonra çapraz ateşe tutulduğunu, olay yerinde yaşamını yitirdiğini söylediler.

    Yetkililer soruşturmanın çok yönlü sürdürüldüğünü, olayın siyasi yönününün bulunup bulunmadığının araştırıldığını kaydettiler.

    TOPRAĞA VERİLDİ

    Evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu ölen MHP Van Merkez İlçe 2. Başkanı Sulhattin Kızıltaş, toprağa verildi.

    Kimliği belirsiz kişilerce önceki gece evinin önünde düzenlenen silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren Kızıltaş'ın cenazesi, yakınları ve partililer tarafından Van Devlet Hastanesi Morgu'ndan alınarak, Hazreti Ömer Camii'ne getirildi.

    Cenaze namazının kılınmasından sonra kalabalık bir vatandaş ve partili topluluğunun eşliğinde camiden alınan Kızıltaş'ın cenazesi MHP İl Merkezi'ne kadar omuzlarda taşındı. Bu sırada topluluk, sık sık 'Şehitler ölmez, vatan bölünmez' şeklinde slogan atarken, polisin çevrede geniş güvenlik önlemi aldığı gözlendi.

    MHP İl Merkezi'nde düzenlenen törende konuşan MHP Van Milletvekili Ayhan Çevik, cinayetin faillerinin emniyet güçlerince mutlaka bulunacağına inandıklarını belirterek, 'Bizlere düşen tek şey metanetli olmaktır, merhuma dua etmektir. Şehidimize Allah'tan rahmet, ailesine ve camiamıza başsağlığı diliyorum' dedi.

    Parti merkezindeki törenden sonra Akköprü Mezarlığı'na getirilen MHP Van Merkez İlçe 2. Başkanı Kızıltaş'ın cenazesi, burada toprağa verildi.

    11 GÖZALTI

    Bu arada, MHP Van Merkez ilçe 2. Başkanı Sulhattin Kızıltaş'ın öldürülmesi olayıyla ilgili şüpheli 11 kişi gözaltına alındı.

    Van Emniyet Müdürü Zeki Çatalkaya, MHP Van Merkez ilçe 2. Başkanı Kızıltaş'ın silahlı saldırı sonucu öldürülmesiyle ilgili çok yönlü soruşturma başlatıldığını söyledi.

    Çatalkaya, olayla ilgili olarak araştırma ve incelemelerin devam ettiğini ve şüpheli 11 kişinin gözaltına alındığını bildirdi.

    Haşim Kılıç, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili

    ANKARA

    Anayasa Mahkemesi Başkanvekilliği'ne Haşim Kılıç seçildi. Anayasa Mahkemesi'nde dün, Güven Dinçer'in yaş haddinden emekli olmasıyla boşalan Başkanvekilliği için seçim yapıldı. Seçim sonucunda 11 üyeden 6'sının oyunu alan Sayıştay kökenli üye Haşim Kılıç, Anayasa Mahkemesi'nin yeni başkanvekili oldu. Seçimde 3 oy Mustafa Bumin'e, 1'er oy da Yalçın Acargün ile Mahir Can Ilıcak'a çıktı. Anayasa Mahkemesi'nin Danıştay kontenjanından üyeliğine henüz atama yapılmaması, üst düzey yönetici kontenjanından atanan Ertuğrul Ersoy'un da henüz görevine başlamaması nedeniyle bugün yapılan seçime, yedek üyeler Samia Akbulut ile Mustafa Yakupoğlu katıldı. Anayasa Mahkemesi Başkanvekilliği'ne seçilen Haşim Kılıç, bu görevini 4 yıl sürdürecek.

    KILIÇ'IN ÖZGEÇMİŞİ

    1950 yılında Kırşehir'de doğan Kılıç, ilk, orta, lise öğreniminden sonra 1968 yılında Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'ne kaydoldu ve 1972 yılında mezun oldu. 1974 yılında Sayıştay Başkanlığı'nda denetçi yardımcısı olarak göreve başlayan Kılıç, denetçi, başdenetçi unvanlarını aldıktan sonra, 1985 yılında Sayıştay üyeliğine getirildi. Kılıç, beş yıl süren üyelikten sonra 1990 yılında Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçildi. Evli ve 4 çocuk babası olan Kılıç, Almanca biliyor.

    11 öğretmen atıldı

    KAYSERİ

    Kayseri'de, inançları gereği taktıkları başörtüsünün, kılık-kıyafet yönetmeliğine uymadığı iddiasıyla 11 öğretmenin memuriyetten men edildikleri bildirildi. Milli Eğitim Müdürü Hayrettin Tokbay, son 2 yıl içinde, kılık-kıyafet yönetmeliğine uymayarak derslere başörtüsüyle giren ve memuriyetten men edilen 11 öğretmenin, Kayseri Bölge İdare Mahkemesi'ne açtıkları davaları da önce kazandıklarını, sonra kaybettiklerini belirtti. Tokbay, ayrıca başörtülü 186 öğretmenin uyarı, kınama ve maaş kesme cezası aldığını, 21 öğretmenin de kendi isteğiyle görevinden ayrıldığını kaydetti.

    Batman'da 5 katlı mobilya mağazası yandı

    BATMAN

    Batman'ın Bankalar Caddesi'nde 5 katlı bir mobilya mağazası yandı. Kentin en işlek caddesi olan Bankalar Caddesi'nde bulunan Faysal Ak'a ait 5 katlı mobilya mağazasında, öğle saatlerinde yangın çıktı. Çıkış nedeni henüz belirlenemeyen yangın, kısa sürede tüm binayı sardı. Batman Belediyesi, TÜPRAŞ, TPAO, Hava Meydanı ile çevre il ve ilçelerden gelen itfaiye ekiplerinin müdahalesiyle söndürülmeye çalışılan yangın, rüzgarın da etkisiyle çevredeki bazı işyerleri ve evlere sıçradı. Yangın, itfaiye ekiplerinin yoğun çabası sonucu kontrol altına alınırken, olayda ölen ve yaralanan olmadı. Yetkililer, mobilya mağazasının tamamen yanarak kullanılamaz hale geldiğini belirterek, yangının çıkış nedeninin araştırıldığını ve hasar tespit çalışmalarına başlandığını bildirdiler.