• Karma eğitime isyan
  • Yine yaptı yapacağını
  • Demirel'e "Koç" protestosu
  • Taşımalı eğitim durma noktasında
  • Ayhan: Esefle kınıyorum
  • Gürüz: Demirel'e müteşekkirim
  • Durmuş: 2 ay düşüneceğim
  • "Gürüz akademik camiayı kucaklayamadı"
  • Mazlum-Der'den YÖK tepkisi
  • Yılmaz: Tayin, Sayın Demirel'in takdiri
  • Bir: Oyuna geldim
  • SSK'da 1 katrilyonluk yolsuzluk ve israf!
  • Telekulak'ta 2 beraat
  • Çakıcı'nın iade dosyası tamam
  • Metris'te durum sakin
  • Denizli ve Erciş'te deprem korkuttu


    Karma eğitime isyan

    İSTANBUL

    Bakırköy İmam Hatip Lisesi'nde okuyan kız öğrenciler ve velileri, okulun karmaya dönüştürülmesine bir yürüyüşle tepki gösterdi. Öğrenci velileri, konu ile ilgili olarak topladıkları imzaları Milli Eğitim Müdürlüğü ve İstanbul Valiliği'ne teslim ettiler.

    ŞOVMEN ZULMÜ

    Siyasi ranttan istifade edebilmek için kılıktan kılığa giren Bakırköy Milli Eğitim Müdürü Hasan Yıldız, Bakırköy İmam Hatip Lisesi'nde karma eğitim zulmünü başlattı.

    Yıllarca Sarıyer Milli Eğitim Müdürü olabilmek için ANAP'lılara yaltakçılık yapan Hasan Yıldız, DYP'nin işbaşına gelmesi üzerine en hızlı DYP'lilerden oldu. DYP'nin bütün miting ve toplantılarını takip eden Hasan Yıldız, ödül olarak Sultanbeyli Milli Eğitim Müdürü yapıldı. Şimdi de DSP'li olduğunu isbat edebilmek için İmam Hatip liselerinde terör estiriyor. DSP'liler tarfından bir ay önce Bakırköy İlçe Milli Eğitim Müdürü yapılan Yıldız, Çevresine "DSP tarafından bana Samsun Milli Eğitim Müdürlüğü sözü verildi. Samsun Milli Eğitim Müdürü olabilmem için İmam Hatipler'de kız erkek karışık eğitim ve kız öğrencilerin başının açmalarını sağlayacağım" dediği belirlendi.

    Hasan Yıldız'ın makam kapabilmek için Geçtiğimiz hafta Bakırköy İHL'de başlattığı karma eğitim uygulamasını protesto eden öğrenci velileri okul önünde toplanarak, ilçe milli eğitim müdürlüğüne geldiler. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nde dilekçe veren velileri Yıldız'ın tehdit etmesi üzerine veliler, İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Balıbey ve İstanbul Valiliği'ne dilekçe verdiler.


    Yine yaptı yapacağını

    ANKARA

    Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, cumartesi günü YÖK Yönetim Kurulu üyeliğine seçtiği Gürüz'ü dün yeniden YÖK Başkanlığı'na getirerek, yasakçı, dayatmacı uygulamaların hepsinin altına imza atmış oldu... Demirel'in bu tasarrufu; başta eğitimciler olmak üzere, siyasiler ve sivil toplum kuruluşları tarafından tepkiyle karşılandı. Vatandaşlar; "Demirel, yine yaptı yapacağını" dediler.

    Bilim camiasının merakla beklediği Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı için dananın kuyruğu dün koptu. Dünün "Nurlu Süleyman"ı, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, cumartesi günü YÖK Yönetim Kurulu üyeliğine yeniden seçtiği Gürüz'ü dün yeniden YÖK Başkanlığı'na getirerek, yasakçı, dayatmacı uygulamalarının hepsinin altına imza atmış oldu. Gürüz, 4 yıl daha akademilere hükmedecek.

    AKAY: TOPLUMUN SADECE BİR KESİMİ DEĞİL, HERKES KARŞI

    Bu arada; Kamu-Sen Başkanı Resul Akay, "Kemal Gürüz'ü sadece toplumun bir kesimi değil bütün kesimi tartışıyor. Sayın Cumhurbaşkanı onu tekrar YÖK Başkanlığı'na atamakla ne yapmaya çalışıyor anlayamıyoruz. Cumhurbaşkanlığı makamını neden bu tartışmaların içine çekiyor anlayamıyoruz" dedi.

    ÖZCAN: TEK SINAVI BİLE İKİ KEREDE YAPABİLDİ

    Türk Eğitim-Sen Başkanı Şuayip Özcan, "YÖK'ün başına birisini getirdiler. Yaptığı bütün icraatları skandal oldu. Üniversite sınavını ikiden bire indiriyorum dedi, tek sınavı iki seferde yapabildi. Birtakım meslek liselerinin önünü kesti. Tipini beğenmediği öğrencileri kapının önüne koydu. Böyle YÖK Başkanı istemiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı, yaygın toplumsal talebe kulaklarını tıkayamaz" diye konuştu.

    UTANDIRAN GEÇMİŞ

    İşte, toplumun tüm kesimlerince istenmeyen adam ilan edilen Kemal Gürüz'ün "yasak", "dayatma" ve "bilime darbe" örnekleriyle dolu geçmişinden kesitler.

    TRABZON GÜNLERİ

    Trabzon KTÜ'ye atandığı zaman ilk işi, sempati toplayabilmek için, muhafazakarlığı ile bilinen bölgede çok sevilen dönemin Trabzonspor Başkanı Faruk Özak ve çevresi ile yakınlaşmak oldu.

    İLK İŞİ MESCİDİN KAPISINA KİLİT VURMAK OLDU

    Daha sonra birçok skandala imza attı. Önce KTÜ'nün mescidinin kapısına kilit vurarak, öğrencileri çok uzaktaki camiye muhtaç etti. Ardından, maneviyatçı öğretim üyeleri üzerinde baskı kurdu. Birçok öğretim üyesine uyarı yazıları gönderdi, bir kısmını üniversiteden uzaklaştırdı.

    ADI, "MİSTIR PÜRÜZ'E ÇIKIYOR

    Yasakçı icraatları ile o kadar tepki topladı ki, Hüseyin Avni Aker Stadı'nda düzenlenen bir törende tribünleri dolduran 30 bin kişi tarafından yuhalandı. Adı, "Mistır Pürüz"e çıktı. Yerel basında, "Mistır Pürüz" manşetleri sık atılır olmaya başlandı.

    YAHUDİ DESTEKÇİSİ

    Trabzonlu bir gazeteci, Gürüz'lü günleri anlatırken, "Kendisi şehre geldiğinde ilk önce manevi dinamiklerine gitti. Şehrin sevilen din adamlarına bağlılığını bildirdi. Yine sevilen simalardan Trabzonspor eski Başkanı Faruk Özak'a yakın ilgi gösteriyordu. Hepimiz, halkın manevi yapısına uygun ve çalışkan bir rektörümüz var diye seviniyorduk ki, birden Trabzon'un asla kaldıramayacağı bir karar çıkarıp mescidimizi ibadete kapattırmaz mı? Ardından düzenlediği basın toplantısıyla amaçları belli Yahudilere destek verdi. Sonra onun bu Yahudi organizasyonunun bir parçası olduğunu öğrendik" diyor.

    NE ÜNİVERSİTEDE NE DE KENTTE HUZUR BIRAKTI

    Bu olayların ardından ne üniversitede ne de kentte huzur kalmamıştı. Trabzon halkı topyekün hareket ederek "rektörün görevden alınması" için imza kampanyası başlattı. Kısa sürede 10 binlerce imza toplandı. Gürüz, bunca tepkiye rağmen direniyordu.

    VE TERKETMEK ZORUNDA KALDI

    Tepkiler bitmek bilmiyordu. Üniversite camiası kadar kent halkının da tepkisini topladı. Trabzon halkı onu adeta kovdu. Görevi bırakmak zorunda kalarak kenti terketti.

    MEHMET SAĞLAM'IN UYARISINA RAĞMEN

    Eğitim camiası, öğrenciler ve halk tarafından dışlanan Gürüz'ün, "loca" desteği sayesinde yıldızı parladı. YÖK eski Başkanı Mehmet Sağlam'ın, "Kemal Gürüz'ü seçmeyin de kimi seçerseniz seçin" uyarısına rağmen Cumhurbaşkanı Demirel tarafından 1995'te YÖK Başkanlığı'na atandı.

    ÜNİVERSİTELERİ KIŞLAYA ÇEVİRDİ

    4 yıllık görevi süresince adı "bilim"le değil, sürekli baskı, yasak, dayatma ve şantajlarla gündeme geldi. Birçok üniversiteyi kışlaya çevirdi. Bilimin haysiyetini koruyan özgürlükçü rektörlerin kimini görevden alırken, kimilerini de baskı ve tehditle görevi bırakmaya zorladı.

    Van 100. Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı ve Başhekimi Prof. Dursun Odabaş gibi çok sayıda bilim adamını, sivil topluma destek verdikleri ve yasaklara karşı çıktıkları için sorgusuz, sualsiz ve mahkemesiz görevden aldı ve meslekten ihraç etti.

    ÇAĞDIŞI KARARLAR

    Tüm öğretim üyelerinin tepkisini toplayan ve meslekten çıkarma ve unvanlarını kullanamama cezası ihdas ederek uygulamaya koydu. İcraatları ile sadece özgürlükçü ve maneviyatçı öğretim üyesi ve öğrencilerin değil, solcu ve Marksist öğretim üyesi ve öğrencilerin de tepkilerinin hedefi oldu.

    BİLİME DARBE

    Gürüz, yurtdışına devlet burslusu olarak gönderilen 777 öğrencinin laiklik düşmanı olduğunu iddia ederek burslarını iptal etmişti. Dünyaca ünlü Mısır el-Ezher Üniversitesi'nin diploma denkliklerini iptal etti.

    ÖSS SORULARI SON SKANDALI

    Son icraatı, bir sınavlık ÖSYS'i iki kerede becerebilmek oldu. Sınav sorularına sahip çıkamadı. Trilyonlarca fatura, milletin kesesinden çıktı.

    MECLİS KOMİSYONU OLUŞTURULDU

    Bu skandal bardağı taşıran son damla oldu. Meclis'te geçtiğimiz yaz FP, DYP ve MHP milletvekilleri Gürüz hakkında 7 ayrı araştırma önergesi verdiler. Önergeler birleştirilerek kabul edildi. Kemal Gürüz hakkında geçen hafta TBMM Araştırma Komisyonu oluşturuldu. Komisyon Başkanlığı'na YÖK eski Personel Dairesi Başkanı olan ve Gürüz'ün birçok usulsüzlüğüne şahit olan MHP Elazığ Milletvekili Doç. Dr. Mustafa Gül getirildi. Komisyon bu hafta çalışmalarına başlıyor.


    Demirel'e "Koç" protestosu

    İSTANBUL

    İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi öğretim üyelerince, Koç Üniversitesi ile ilgili olarak Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e gönderilen mektupta, 'Ülkenin doğasına ve orman alanlarına duyarlılığıyla tanınan siz Sayın Cumhurbaşkanımızın, ormanlarımızı ve hukukun üstünlüğünü savunması beklenirken, böyle bir üniversitenin açılış törenine katılarak, yaptığınız açıklamalar bizi son derece üzmüştür' denildi. Fakültede görevli 52 öğretim üyesinin imzası bulunan mektupta, Cumhurbaşkanı Demirel tarafından 20 Kasım Cumartesi günü açılışı yapılan Koç Üniversitesi'nin bulunduğu yerin ağaçlandırma çalışmalarıyla ıslah edilmiş bir orman alanı olduğu belirtildi. Bu alanın aynı zamanda 'yaban hayatı koruma alanı' olarak işlev verilmiş bir orman olduğu vurgulanan mektupta, kamu yararı gerekçesiyle Koç Üniversitesi'ne tahsis edilen bu alan hakkında açılan dava sonucunda, 3 Temmuz 1998 tarihinde Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu kararıyla tahsisin iptal edildiği kaydedildi.

    'HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE TERS DÜŞEN UYGULAMA...'

    Dava aşamasında, henüz inşaatın başlamadığı ve alanda sadece şantiye binası bulunduğuna işaret edilen mektupta, şu görüşler savunuldu:

    'Yargı kararına ve tüm çabalara karşın, hukukun üstünlüğüne ters düşen bir uygulamayla orman alanındaki inşaat tüm hızıyla sürdürülmüş ve bedelli tahsis olanağı kullanılarak uygulamaya yasal bir dayanak sağlanmaya çalışılmıştır.

    Biz ormancıların amacı, Avrupa ülkeleri arasında en düşük oranda orman alanına sahip bulunan ülkemizde, ormanlarımızı artırmak ve ormanların çok yönlü yararlarıyla ülkemizi en iyi bir biçimde yaşanacak duruma getirmektir. Bunun yanında eğitimin ve birçok kamu yararına yönelik çabaların da önemine inanıyoruz. Fakat her türlü kamu yararına yönelik uygulamalar için, devletin orman alanı dışında çok fazla kullanılmayan alanı bulunduğu halde, orman alanlarının zararına eğitim alanları oluşturulması anlayışımıza ters düşmektedir.

    Bütün bu gerçeklere inanan, ülkenin doğasına ve orman alanlarına duyarlılığıyla tanınan siz Sayın Cumhurbaşkanımızın ormanlarımızı ve hukukun üstünlüğünü savunması beklenirken, böyle bir üniversitenin açılış törenine katılarak, yaptığınız açıklamalar bizi son derece üzmüştür.

    Sayın Cumhurbaşkanı; biz, İÜ Orman Fakültesi öğretim üyeleri olarak, böyle bir uygulamaya ve açılışta yaptığınız açıklamalara katılmadığımızı, bunların Türkiye ormancılığı ve doğası yönünden önemli bir sakınca oluşturacağına ve bundan sonra bu gibi uygulamaları artıracağına inandığımızı arz ederiz.'


    Taşımalı eğitim durma noktasında

    YENİŞEHİR

    Milli Eğitim Bakanlığı'nın yeterli öğrenci olmayan okulları başka bir okula taşıma projesinde, minibüslerin 8 aydır parasının ödenmemesi sürücüleri çileden çıkartıyor.

    Taşımalı sistemle köylerdeki öğrencileri merkezi bölgelerdeki okullara götüren Yenişehir'li minibüscüler geçen yıldan kalan yaklaşık 7 milyarlık alacaklarını halen tahsil edemediklerini, bu yıldan da 1.5 ayda 22 milyar lira alacakları biriktiğini belirterek, kontak kapama eylemi yapacaklarını söylediler.

    Minibüsçüler Kooperatifi Başkanı İbrahim Akdemir, alacaklarını tahsil edebilmek için çalmadık kapı bırakmadıklarını belirterek, şöyle dediler:

    "Geçtiğimiz yıl ihalenin yapıldığı tarihte mazotun litresi 90 bin liraydı. Bugün ise mazotun litresi 305 bin lira oldu. 16 ay boyunca Bursa ve Ankara'da girişimlerde bulunduk. Milli Eğitim Bakanlığı ellerinde bulunduran DSP'nin Yenişehir'deki İlçe Başkanı Nazif Biçer'den dönemin Bursa Valisi Orhan Taşanlar'a kadar gitmediğim yetkili kalmadı. Netice olarak hep gelecek, ödenecek sözleriyle karşı karşıya kaldık. Aylardır paralarımızı ödenek yokluğu yüzünden alamıyoruz. Şimdi ümidimiz yeni Valimiz. Eğer yeni Valimiz de bir netice çıkaramazsa, bir günlüğüne kontak kapama eylemi yapacağız. Buna karşılık yine paralarımızı alamazsak, teminatlarımızı yakma pahasına sözleşmeyi tek taraflı feshedeceğiz. Büyük Türkiye masalı anlatan siyasiler, bir şoförlerinin parasını bile ödeyemez ise bunun büyüklüğü nerede kalır. Bizden 8 yıllık eğitim için sürekli para kesiyorlar, ama bize para verileceği zaman bunu ödemiyorlar."


    Ayhan: Esefle kınıyorum

    ANKARA

    Cumhurbaşkanı Demirel'in, kamuoyunda birçok yönden eleştiri alan ve başında bulunduğu kurum hakkında TBMM tarafından Araştırma Komisyonu kurulmuş olan Kemal Gürüz'ü tüm uyarılara rağmen yeniden YÖK Başkanlığı görevine ataması, Ankara'da sert tepkilere neden oldu... İşte eleştiriler:

    Cevat Ayhan - FP Genel Başkan Yardımcısı:

    "ESEFLE KINIYORUM"

    "Kemal Gürüz'ün YÖK Başkanlığı'na yeniden seçilmesini esefle kınıyorum. Sayın Cumhurbaşkanı, Kemal Gürüz'ü tekrar göreve getirmemeliydi. YÖK'le ilgili TBMM'de yürütülen araştırma çalışmalarına rağmen Cumhurbaşkanı'nın Kemal Gürüz'ü yeniden YÖK Başkanlığı'na getirmesi TBMM iradesine de saygısızlıktır. Böyle baskıcı bir insanın YÖK gibi bir kuruma yeniden başkan olarak atanmasının tek sorumlusu Cumhurbaşkanı'dır. Hükümet bir an önce YÖK Yasası'nda düzenlemelere gitmek zorundadır."

    Abdurrahman Küçük - TBMM Milli Eğitim Koms. Başkanı:

    "BİLGİM YOK"

    "Bu konuyla ilgili bilgim yok. Ancak TBMM'de YÖK'le ilgili yürütülen araştırma çalışmalarının aksamadan devam edeceğinden eminim. Bu konuda kimsenin şüphesi olmasın. Ancak tekrarlıyorum. Gürüz'ün yeniden YÖK Başkanlığı'na atanmasıyla ilgili olarak şu anda benim elime ulaşan resmi bir açıklama yok."

    B. Yaşar Öztürk - TBMM YÖK Araş. Komisyonu Üyesi:

    "KOMİSYON ÇALIŞMALARININ SONUCU BEKLENMELİ"

    "Gürüz yeniden YÖK Başkanlığı'na seçilebilir. Sayın Cumhurbaşkanı'nın takdiridir. Gürüz'ün seçilip seçilmemesi YÖK Araştırma Komisyonu'nu da bağlamaz. Komisyon olarak amacımız YÖK'de varsa yolsuzlukları ortaya çıkarmak ve TBMM'ye bunu bir belge ile bildirmektir. Bu konuda yineliyorum, Gürüz'ün yeniden YÖK Başkanlığı'na seçilmiş olması komisyon üyeleri olarak bizim çalışmalarımızı etkilemeyecek. Bizim kimseyle bir bağımız yok. Araştırmalarımız sonunda şayet suçlu bir kişi olursa, bu kim olursa olsun gereken yapılır. Bizim görevimiz kurumdaki olası yolsuzlukları ortaya çıkarmak. Bu anlamda Demirel'in Gürüz'ü yeniden YÖK Başkanlığı'na seçmesi bizim araştırma komisyonumuzun görev sahasını daraltmaz."

    İsmail Kahraman - FP Grup Başkanvekili:

    "CUMHURBAŞKANI YANLIŞTA ISRAR ETMİŞTİR"

    "Bence çok yanlış bir seçimdir. Takdir yanlış kullanılmıştır. TBMM YÖK Araştırma Komisyonu'nun çalışmaları sonucunda görülecektir ki Gürüz, adli açıdan suçlu bulunacaktır. Kendisi üniversitelerimizin kalitesini yükseltme yerine bu kurumlarda kavga ortamı hazırlamıştır. Bu tayini üzüntü ile karşılıyorum. Cumhurbaşkanı Demirel, yanlışta ısrar etmiştir."

    Mustafa Gül -

    YÖK Araştırma Komisyonu Başkanı:

    "KARAR ÇALIŞMALARI ETKİLEMEYECEK"

    "Bu, Sayın Cumhurbaşkanı'nın inisiyatifidir. Bir yorum yapmaya gerek yok. Bu arada YÖK Komisyonu görevinin gereğini yapacak. Gürüz'ün yeniden aynı göreve atanmış olması çalışmalarımızı engellemeyecektir. Suçlu kim olursa olsun ortaya çıkarılacak. Gürüz'ün yeniden seçilmiş olmasının çalışmalarımızı bağlaması diye bir şey sözkonusu değildir.


    Gürüz: Demirel'e müteşekkirim

    ANKARA

    Başbakan Bülent Ecevit, yeniden YÖK Başkanı seçilen Prof. Dr. Kemal Gürüz'ü makamında kabul etti. YÖK Başkanı Prof. Dr. Gürüz, Başbakanlık Merkez Binası'na gelişinde gazetecilerin, 'Çeşitli çevrelerden çok fazla eleştiri aldınız. Ancak yeniden atandınız. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz' sorusu üzerine, 'Sayın Cumhurbaşkanı beni layık gördüler. Müteşekkirim. Göreve layık olmaya çalışacağım' diye konuştu. Gürüz, daha sonra Başbakan Ecevit tarafından kabul edildi.


    Durmuş: 2 ay düşüneceğim

    ANKARA

    Sağlık Bakanı Osman Durmuş, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in görev süresi dün sona eren YÖK Başkanı Kemal Gürüz'ü yeniden aynı göreve atamasını, "Toplumun tepkilerini bekleyelim. Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin Sağlık Bakanıyım. Sağlık Bakanı, yapılanın sağlıklı olup olmadığını iki aylık toplum tepkilerine göre değerlendirebilir" şeklinde değerlendirdi. Sağlık Bakanı Osman Durmuş, bakanlığının Osmanlı Devleti'nin 700. kuruluş kutlamaları çerçevesinde Ankara Oteli'nde düzenlediği, "Osmanlı Devleti'nde Sağlık Hizmetleri Sempozyumu'na" katıldı. Bakan Durmuş, bir gazetecinin hangi Osmanlı padişahını örnek aldığını sorması üzerine de, "Ben Cumhuriyet yöneticilerini örnek alıyorum" cevabını verdi.


    "Gürüz akademik camiayı kucaklayamadı"

    ANKARA

    Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen) Genel Başkan Yardımcısı Kamil Aydoğan, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) başkanlığına yeniden atanan Prof. Dr. Kemal Gürüz'ün akademik camiayı kucaklayamadığını söyledi. Aydoğan, yaptığı yazılı açıklamada, 1999 ÖSS sorularının çalınması olayının hala açıklığa kavuşturulamadığını ifade etti. Getirilen sınav sisteminin öğrenciler ve veliler arasında hala tartışıldığını, özellikle meslek lisesi mezunlarına büyük haksızlıklar yapıldığını ifade eden Aydoğan, şu görüşleri savundu: 'Prof. Dr. Kemal Gürüz akademik camiayı kucaklayamamış, birçok değerli bilim adamı YÖK'ün yanlış ve baskıcı uygulamaları nedeniyle görevlerinden ayrılmak zorunda bırakılmıştır. Demokratik ve katılımcı yönetim anlayışı üniversitelerimize indirilememiş, çağdaş değerlerle donatılmış bir yönetim biçimi YÖK tarafından ortaya konulamamıştır.'


    Mazlum-Der'den YÖK tepkisi

    ANKARA

    Demirel'in, Gürüz'ü YÖK Başkanlığı'na tekrar atamasına tepki yağıyor. Mazlum-Der Genel Sekreteri Ömer Ekşi, "Parlamentonun karşı çıkmasına rağmen Gürüz'ün tekrar atanması, ülkemizde egemenliğin halkta olduğuna ilişkin ilkenin ne kadar gerçek ve işlevsel olduğunu ve parlamentonun bu egemenliğini halk adına ne ölçüde kullanabildiğini ortaya koyan çarpıcı bir örnektir" dedi.


    Yılmaz: Tayin, Sayın Demirel'in takdiri

    ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı'na Kemal Gürüz'ün tekrar getirilmesiyle ilgili olarak, "Bu konuda son karar mercii Cumhurbaşkanıdır. Dolayısıyla bu konu Cumhurbaşkanı'nın takdirindedir" değerlendirmesini yaptı. ANAP lideri Yılmaz, 2. Türkiye Vakıflar Şurası Toplantısı'na katılmak üzere geldiği Ankara Hilton Otel'de basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı. Yılmaz, Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı'na Kemal Gürüz'ün takrar getirilmesine ilişkin soru üzerine, "Bu konuda son karar mercii Cumhurbaşkanıdır. Dolayısıyla bu konu Cumhurbaşkanı'nın takdirindedir" cevabını verdi.

    ANAP lideri Yılmaz, dün Metris Cezaevi'nde meydana gelen olayların, cezaevlerindeki yönetim zaafını yansıtıp yansıtmadığı yönündeki bir başka soruya ise, "Bunlar üzücü olaylardır. Bu konuyla ilgili Adalet Bakanı açıklama yapmıştır" dedi.


    Bir: Oyuna geldim

    İZMİR

    Emekli Orgeneral Çevik Bir, kendisinin cumhurbaşkanlığına aday olabileceği yolundaki açıklamalarının, 'bir seçim kampanyası başlatıyormuş' gibi algılandığını ve konunun saptırıldığını bildirdi.

    Ege Sosyal Araştırmalar Vakfı'nca düzenlenen 'Türkiye'nin Bölgedeki Önemi' konulu toplantıya katılmak üzere İzmir'e gelen Bir, İzmirliler Derneği'ni ziyaretinde, yeni yüzyılda sivil toplum örgütlerinin ve halkın sesinin yükselebileceğini belirtti.

    Bu örgütlerin, halkın sesinin duyurulduğu örgütler olduğunu ifade eden Bir, şöyle konuştu:

    'Geçtiğimiz günlerde yapılan toplantıda, bana 'Cumhurbaşkanı seçiminin nasıl olmasını istersiniz' sorusu soruldu. Kişisel olarak cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinden yana olduğumu, vatandaş olarak söyledim. 'Halk tarafından seçilmesi halinde aday olur musun?' dediler, her Türk vatandaşının 'evet' cevabını vereceği düşüncesiyle, 'evet' cevabını verdim. Bilahare gelen sorularla, sanki ben seçim kampanyası başlatıyormuşum gibi sorular sorulmaya başlandı. Konu saptırılmış oldu. Bizim maksadımız, konunun yükselen değer olacağına inandığım sivil toplum örgütleri aracılığıyla halkın konuşmasıydı.'

    Bir, halkın konuşturulabileceği ölçüde bu konunun tartışılmasından yana olduğunu ifade ederek, 'Özellikle basından ricam, halkı, sivil toplum örgütlerini konuşturun, konuyu monologdan çıkartıp diyaloğa dönüştürelim' diye konuştu.

    İZMİRLİLER DERNEĞİ: 'BİR'İ DESTEKLEYECEĞİZ'

    İzmirliler Derneği Genel Başkanı Gündüz Kapancıoğlu, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi durumunda, bir İzmirli olan Çevik Bir'e destek vereceklerini belirtti. Kapancıoğlu, bu konunun daha geniş tartışılması için önümüzdeki günlerde kampanya başlatacaklarını bildirdi.

    Çevik Bir, daha sonra derneğe üyelik formu doldurdu. Kapancıoğlu da Bir'e, İzmir Saat Kulesi maketi hediye etti. Bir, dernek binasından zeybek gösterileriyle uğurlandı.

    Bir'in ziyareti sırasında, İzmirliler Derneği'nin kapısında 'Yine ilk adım İzmir'den, cumhurbaşkanlığında ilk söz milletten' pankartı asıldı. Dernekten çıkışı sırasında, bir kadının 'Sizi Çankaya'da görmek istiyoruz' diye seslenmesi üzerine Çevik Bir, kadının elini tutarak 'Her şey kanunla, sizin isteğinizle olur' dedi.

    İZMİR'İ SEVENLER PLATFORMU'NDAN KARŞI AÇIKLAMA

    Öte yandan, Sancar Maruflu'nun sözcülüğünü yaptığı 'İzmir'i Sevenler Platformu'nca yapılan yazılı açıklamada, Çevik Bir'le ilgili açıklamaların, İzmir'i Sevenler Platformu ve bu oluşuma bağlı 7 dernekle hiç bir ilişkisi olmadığı belirtildi.

    Açıklamada, 'Platformumuz içinde yer almayan İzmirliler Derneği'nin yaptığı açıklamalar bizleri bağlamamaktadır' denildi.


    SSK'da 1 katrilyonluk yolsuzluk ve israf!

    İSTANBUL

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan, SSK'nın 2000 yılı bütçesinin 5.2 katrilyon lira olduğunu belirterek, 'Benim kişisel sezgime göre, SSK'da 1 katrilyon lira suiistimal, yolsuzluk ve israf var' dedi.

    Okuyan, İş ve İşçi Bulma Kurumu Bölge Müdürlüğü'nü ziyaret ederek, denetlemelerde bulundu.

    Bölge Müdürü Osman Kansak'tan kurumda çalışan personel hakkında bilgi alan Okuyan, daha sonra yaptığı açıklamada, SSK İstanbul Sağlık İşleri Müdürlüğü'nde yaptığı denetimleri buradaki personele anlattı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, SSK İstanbul Sağlık İşleri Müdürlüğü'nün SSK dışı işlemlerin takip edildiği fatura ödeme servisinde karşılaştığı faturalar hakkında bilgi verdi.

    Okuyan, İÜ İstanbul Tıp Fakültesi'nden gelen bir faturada, bir hastanın, 1 günde ayakta 4 bin 303 kez muayene edildiğinin belirtildiğinin ve toplam fatura tutarının da 7.5 milyar lira olduğunun görüldüğünü kaydetti.

    Yine aynı hastaneden gelen bir başka faturada da, bir hastanın 1 günde 134 kere tomografisinin çekildiğinin görüldüğünü ifade eden Okuyan, toplam fatura bedelinin ise 5 milyar 528 milyon lira olduğunu kaydetti.

    EK 1 KATRİLYONUM OLSA, 30 TANE HASTANE YAPARIM

    Bu faturalar karşısında hayretlerini gizleyemediğini belirten Okuyan, personele bu durumu sorduğunda, bunun bilgisayar hatasından kaynaklandığının, hastane tarafından iletildiğini öğrendiğini söyledi. Okuyan, bunların sadece devlet hastaneleri olduğunu, özel sektörde de bu tür faturalarla karşılaşılabileceğini kaydederek, şöyle devam etti:

    'Benim kişisel sezgime göre, SSK'da 1 katrilyon suiistimal, yolsuzluk ve israf var. SSK'nın 2000 yılı bütçesi ise 5.2 katrilyon lira. Yazık günah... Benim ek 1 katrilyon lira param olsa, 30 tane 1000 yataklı hastane yapar, SSK'lının sağlık problemini çözeriz. 32 milyon insan, SSK ile muhatap oluyor. 32 milyon insanın sağlığını muhatap ettiği müessese, iflas etmiştir. SSK'da işler zor değil, bilinçli olarak zorlaştırılmış. Kompütüre geçilse, israf, yolsuzluk ve suiistimaller yüzde 10'a iner. Allah nasip ederse, 2 senenin bitiminde bunların nasıl çözüldüğünü göreceksiniz.'

    Yaşar Okuyan, SSK ve Bağkur'da yolsuzlukları önlemek için, bakan olarak elinden geleni yapacağını sözlerine ekledi.

    KEPAZELİK

    Bu arada, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan,'hedef, iki yılın sonunda SSK hastanelerini, bütün Türkiye için söylüyorum, gerçekten sağlık hizmeti üreten çağdaş bir hastane yönetim yapısına kavuşturacağız' dedi.

    Okuyan, Maltepe Başıbüyük'de bulunan SSK Süreyyapaşa Göğüs, Kalp ve Damar Hastalıkları Eğitim Hastanesi'nin ziyaret etti.

    Hastanenin birimlerini denetleyerek, yetkililerden bilgi alan Okuyan, hastanenin içinde bulunduğu durumu 'kepazelik' olarak nitelendirdi.

    İlk önce başhekimliğin bulunduğu İdare Binası'na gelen Okuyan, daha sonra çeşitli birimlerin bulunduğu C, D ve B blokları gezdi. Çok bakımsız olduğu görülen mutfak ve yemekhane bölümüne de giren Bakan Okuyan, 'Burası pastane olsa belediye kapatır, tekrar açılamaz' diye konuştu.

    Binaların içi ve dışının görüntüsünün kötü olması nedeniyle Başhekim Dr. Yaşar Yalçınkaya'ya yönelik 'Buraya sağlam giren, hasta çıkar. Nedir buranın hali?' diye soran Okuyan, yatan hastalarla sohbet ederek, hastaneden ve kendilerine verilen sağlık hizmetinden memnun olup olmadıklarını sordu. Bu arada Okuyan'ın sık sık 'Of.. of...' dediği duyuldu.


    Telekulak'ta 2 beraat

    ANKARA

    Ankara Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi'ndeki bazı bilgisayar disketleri, gizli evrak ve telefon dökümleri kopyalarını görevden alınmalarından kısa bir süre önce aldıkları, bazı dosyaları da sildikleri, böylece 'görevlerini kötüye kullandıkları' gerekçesiyle yargılanan eski Terör ve İstihbarattan Sorumlu Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Osman Ak ile eski İstihbarat Şube Müdürü Ersan Dalman beraat etti. Mahkeme, eski İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Zafer Aktaş'ı 6 ay hapis, 1 milyon 520 bin lira ağır para cezasına çarptırdı. Aktaş'ın hapis cezası paraya çevrilerek ertelendi.

    Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın bugünkü karar duruşmasına, sanıklar Ak, Dalman ve Aktaş ile avukatları katıldı.

    Sanıkların esas hakkındaki savunmalarını yapmalarının ardından kararı açıklayan Yargıç Sadi Sarıyıldız, Ak ve Dalman'ın beraatlerine karar verildiğini bildirdi.

    Sarıyıldız, Aktaş'ın ise Ankara Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi Müdürlüğü'ndeki 'telefon izleme kayıtlarını sildirmekle görevini kötüye kullandığı' anlaşıldığından Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 'görevi kötüye kullanma' filiini düzenleyen 240. maddesine göre 6 ay hapis, 1 milyon 520 bin lira ağır para cezasına mahkum edildiğini bildirdi. Aktaş'ın 3 ay süreyle memuriyetten mahrumiyetine de karar veren Yargıç Sarıyıldız, hapis cezasını paraya çevirdi. Aktaş'ın toplam 2 milyon 766 bin 666 lira ağır para cezası ile 2 ay 15 gün memuriyetten mahrumiyetine karar veren mahkeme, sanığın geçmişteki hali ve suçun işleniş biçimine göre cezasını erteledi.


    Çakıcı'nın iade dosyası tamam

    PARİS/İSTANBUL

    Fransa'da tutuklu bulunan yeraltı dünyasının ünlü isimlerinden Alaaddin Çakıcı'nın Türkiye'ye iadesi konusunda daha önce alınan mahkeme kararı, Fransa Başbakanı Lionel Jospin tarafından onaylandı.

    Aix-En Province Savcısı Jean Claude Pascal, Çakıcı'nın iadesiyle ilgili dosyanın geçtiğimiz hafta önce Adalet Bakanı tarafından, daha sonra da Başbakan Jospin tarafından imzalandığını söyledi. Savcı, Çakıcı'nın şu an için Türkiye'ye iade edilmesinin gündemde olmadığını, 16 Aralık'ta kendisinin tekrar hakim önüne çıkacağını ve iadenin ancak bu tarihten sonra gerçekleşebileceğini belirtti.

    Hakkında eşi Uğur Çakıcı'yı öldürtmek ve Emlakbank eski Genel Müdürü Engin Civan'ı vurdurmak gibi 6 değişik organize suçtan gıyabi tutuklama kararı bulunan Alaaddin Çakıcı, Fransız makamlarının kararı gereği idam cezası gerektirmeyen suçlarından dolayı Türkiye'ye iade edilmeyi bekliyordu.

    KARDEŞİ YOĞUN BAKIMDA

    Bu arda, Etiler Akmerkez önünde uğradıkları silahlı saldırı sonucu yaralanan Gencay Çakıcı ile beraberindeki Gönül Özyürek'in tedavilerinin yoğunbakım servisinde sürdüğü bildirildi.

    Çakıcı ve Özyürek'in sağlık durumları hakkında gazetecilere açıklama yapan Florence Nightingale Hastanesi Genel Koordinatörü Dr. Mücahit Akmanoğlu, olayın adli kısmıyla ilgilenmediklerini vurgulayarak, 'Biz sadece gereken tıbbi müdahaleyi yapıyoruz. Hastalarımızın yoğunbakımdaki tedavileri sürüyor' dedi.

    Alaattin Çakıcı'nın kardeşi Gencay Çakıcı'nın boynundan ve göğsünden iki kurşunla, beraberindeki Gönül Özyürek'in de göğsünden tek kurşunla yaralandığı öğrenildi.

    UĞUR KILIÇ'IN OĞLU ARANIYOR

    Öte yandan, Gencay Çakıcı ve beraberindeki Gönül Özyürek'in yaralanmasıyla sonuçlanan silahlı saldırıyla ilgili soruşturma sürüyor. Polis, Uludağ'da öldürülen Uğur Kılıç'ın oğlu İsmail Onur Özbizerdik'i arıyor.

    İstanbul Organize Suçlar ve Silah Kaçakçılık Şube Müdürlüğü'nce yürütülen geniş kapsamlı soruşturmada, Uludağ'da öldürülen Dündar Kılıç'ın kızı ve Alattin Çakıcı'nın eski eşi Uğur Kılıç'ın ilk eşinden olan oğlu İsmail Onur Özbizerdik'in, görgü tanıklarınca '16-17 yaşlarındaki bir genç' olarak tarif edilen eşkale uyduğu belirlendi.

    Daha önce de bazı yaralama olaylarına karışan ve yargılanması devam eden Özbizerdik'in, polis tarafından olaya ilişkin 'şüpheli' olarak arandığı öğrenildi.

    Araştırmalar sırasında, olayı 3 kişinin gerçekleştirdiği, bunlardan birinin 'tetik' çektiği, diğerlerinin ise otomobilde beklediği anlaşıldı.

    Birlikte olduğu Gönül Özyürek ile Florance Nightingale Hastanesi'ndeki tedavisi süren Gencay Çakıcı'nın arkasından ateş edildiğini ve bu nedenle de saldırganın yüzünü göremediğini söylediği öğrenildi.

    MAFYANIN GÜÇ HESAPLARI

    Bu arada, yaralama olayını başka bir açıdan daha soruşturan polis, önce Bayrampaşa Cezaevi'nde Alaattin Çakıcı'nın yeğeni Kenan Ali Gürsel'in öldürülmesi, ardından da Çakıcı ile arası iyi olduğu bilinen Akgün Otel'in sahibi Nihat Akgün'ün cinayete kurban gitmesinin, Türkiye'ye iadesi söz konusu olan Alaattin Çakıcı'nın 'gücünü kırma' amacı taşıyan organize bir hareket olabileceğini de düşünüyor.

    Bu çerçevede, Akgün cinayetinde azmettirici oldukları ileri sürülen ve halen Metris Cezaevi'nde tutuklu bulunan organize suç örgütü liderleri Hüseyin Başak ve Osman Dönmez'in konuyla ilgilerinin araştırıldığı kaydedildi.

    Öte yandan, Fransa'da tutuklu bulunan Alaattin Çakıcı'ya, kardeşinin vurulduğunun dün sabah iletildiği öğrenildi.