• İdamın geciktirilmesi Anayasa'ya aykırı
  • AİHM sadece Apo için mi?
  • FP'li Sait Açba'dan Helsinki uyarısı
  • Terkos seferberliği


    İdamın geciktirilmesi Anayasa'ya aykırı

    Abdullah Öcalan hakkında verilen idam kararının Yargıtay tarafından onaylanmasının ardından basında ve bazı çevrelerde başlatılan idam karşıtı kampanya tüm hızıyla sürerken, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin verdiği ihtiyati tedbir kararı yüzünden hukuki sürecin durdurulması hukukçuların tepksine neden oluyor. Anayasa'nın amir hükümlerinin yargı kararlarının uygulanmasının geciktirilemeyeceği yönünde olduğuna dikkat çeken hukukçular, kaldı ki Türkiye'nin altına imza koymadığı bir uluslararası hukuk belgesiyle karşı karşıya olmadığını ve hiç gereği yokken Türk hukukunun suni bağlayıcılarla etkisizleştirildiğini vurguluyorlar.

    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin idam cezasını kaldırmaya ilişkin ek 6 no'lu protokolüne Türkiye'nin imza koymamış olmasının, bu ilkeden dolayı bağlayıcılık statüsüne mazhar olunamayacağını dilegetiren hukukçular, Anayasa'nın 138. maddesinin de böylesi bir gerekçeden ötürü yok sayılamayacağını sözlerine ekliyorlar.

    Akit'e konuşan Kastamonu Baro Başkanı ve şehit ailelerinin avukatı Mehdi Keskin, Apo'nun idamının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin ihtiyati tedbir kararı dolayısıyla geciktirilmesinin Anayasa'nın yargı kararlarının yerine getirilmesinin geciktirilemeyeceğini öngören 138. maddesine aykırı olduğunu belirterek, Türkiye'nin idam cezasını kaldırmayı öngören uluslararası sözleşmenin ek 6 no'lu protokolünü imzalamadığını, bu yüzden de hukuki olarak bir bağlayıcılıktan söz edilemeyeceğini kaydetti. Keskin, Türkiye'nin şimdiye kadar altına imza attığı uluslararası sözleşmelere riayet ettiğini, ancak imzalamadığı sözleşme ya da maddelerden sorumlu tutulamayacağını belirterek, "AİHM, bir iç hukuk normu, çünkü biz bunun altına imza atmışız. Ama Anayasa'nın üstünde bir hukuk normu olamaz. Öncelikle uygulanması gerekir. Bu Anayasa'nın 138. maddesi, yargı kararlarının yerine getirilmesinin geciktirilemeyeceğine amirdir" diye konuştu.

    src="41299yh_dosyalar/yukari.gif" width=30>

    AİHM sadece Apo için mi?

    İSTANBUL

    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)'nin Abdullah Öcalan hakkında verdiği ihtiyati tedbir kararı sonrasında hükümet tarafından bekleme kararı alınırken, daha önce Özbek muhalifler Zeynettin Askarov ve Rüstem Mamatkulov'un Özbekistan'a iadesi hakkında AİHM tarafından aynı madde gereğince verilen ihtiyati tedbir kararının uygulanması Ecevit hükümetinin çifte standardı olarak nitelendi.

    ECEVİT'İN İKİ YÜZÜ

    Özbekistan Lideri İslam Kerimov'un zulmünden Türkiye'ye kaçan ve haklarında "idam" kararı olan Zeynettin Askarov ve Rüstem Mamatkulov, Türkiye'nin kendilerini Özbekistan'a iade etmemesi için AİHM'ye başvurmuş ve AİHM bu konuda tıpkı Abdullah Öcalan hakkında verdiği karar gibi ihtiyati tedbir kararı almıştı. Ecevit, AİHM kararına rağmen Askarov ve Mamatkulov'u Özbekistan'a teslim etmişti

    İŞTE KARAR METNİ

    AİHM, 30 Mart 1999'da aldığı ihtiyati tedbir kararını da tıpkı Öcalan hakkında verilen karar gibi Mahkeme Yönetmeliği'nin 39. Maddesi'ne dayandırmıştı. Askarov ve Mamatkulov hakkında AİHM tarafından verilen karar metninde aynen şu ifadeler yer alıyor: "Birinci Kısım Başkanı Hükümete (Türkiye Hükümetine), Mahkeme Yönetmeliğini'nin 39. Maddesi'ne göre, her iki tarafın menfaatine uygun olarak ve Mahkeme nezdindeki işlemin, iyi cereyan etmesi bakımından davacının Özbek Cumhuriyeti'ne geri gönderilmemesinin şayanı arzu olacağını bildirmeyi bugün kararlaştırmıştır."

    ÇİFTE STANDART

    Askarov ve Mamatkulov'un avukatı Zeyit Aslan, Türkiye'de yaşanan çifte standartın bir kez daha kendini gösterdiğini belirterek, "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının Türkiye açısından bağlayıcılığı varsa, niye benim müvekkillerim hakkında alınan ihtiyati tedbir kararına uyulmadı. AİHM kararlarının bağlayıcılığı yoksa o zaman da Öcalan'a özel muamele mi uygulanmak istiyor? Müvekkillerimi Özbekistan'a iade eden de Başbakan Ecevit'ti. Burada görülen her zamanki gibi bir çifte standart" dedi.

    src="41299yh_dosyalar/yukari.gif" width=30>

    FP'li Sait Açba'dan Helsinki uyarısı

    ANKARA

    FP Afyon Milletvekili Sait Açba'nın Milli Savunma Bakanlığı'nın bütçe görüşmelerinde dile getirdiği Genelkurmay Başkanlığı'nın Başbakanlık yerine Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanması ve YAŞ kararlarının yargı denetimine açılması önerisinin reddinin, Türkiye'nin AB'ye tam adaylığının belirleneceği Helsinki Zirvesi'nde mevzu bahis edilmesi bekleniyor.

    AÇBA: İNSAN HAKLARI İHLALLERİ GÜNDEME GELECEK

    FP'li Sait Açba, birtakım çevreler tarafından sürekli Apo konusunda Türkiye'nin Helsinki'de Türkiye'nin önüne tek bir hadise konmayacaktır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne YAŞ kararıyla ordudan atılanların yaptıkları başvurular değerlendiriliyor. Yine kapatılan partilerin davaları hala sürüyor" diyerek Hollandalı Bakan'ın sözlerinin dikkate alınmasını önerdi.

    src="41299yh_dosyalar/yukari.gif" width=30>

    Terkos seferberliği

    İSKİ Genel Müdürü Veysel Eroğlu, kaçak kum çekilmesi sonucu Terkos Gölü ile Karadeniz arasındaki kara parçasında bazı incelen noktalara geçirimsiz perdeler oluşturarak ve dolgu malzemeleri takviye ederek tedbir almaya çalıştıklarını bildirdi.

    Veysel Eroğlu, kaçak kum çekilmesine ilişkin olarak İstanbul Valiliği'ne, yasak bölgenin koordinatları, coğrafi enlem ve boylamını belirten resmi yazılar gönderdiklerini kaydetti.

    İSKİ olarak tedbirler almak için çalışmalar sürdürdüklerini bildiren Veysel Eroğlu, 'Gölle deniz arasındaki bazı incelen noktalarda geçirimsiz perdeler oluşturarak ve dolgu malzemeleri ile takviye ederek tedbir almaya çalışıyoruz' dedi. Bölgeden kaçak kum alımının engellenmesi konusunda neler yapılabileceğine ilişkin İSKİ görevlilerinin çalışmalarını sürdürdüğünü de vurgulayan Eroğlu, şöyle konuştu:

    'Tesislerimizde özel timlerimiz var. Bunlar gündüz saatlerinde dürbünle burayı kontrol ediyorlar. Koster gelirse tespit ediyorlar. Bölgeye projektörler koymak için teşebbüsümüz var. Projektörlerle bölgeyi tarayacağız. Gerekirse kosterlerin fotoğraflarını çekeceğiz. Gelişmelerin ardından aşağı yukarı kum alımı durdu gibi.'

    'Terkos Gölü açıklarından kaçak kum alımında cezai müeyyidelerin hafif olması etkili' diyen Eroğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:

    'Türkiye'de cezalar çok komik. Buradan kaçak kum alımının cezasının çok ağır olması lazım. Milyarlar mertebesinde olması lazım ki, bir kere yakalandığı zaman, bir daha teşebbüs etmeye dahi cesaret edemesin. Eğer aldığı bir koster dolusu kumun yüzde biri kadar ceza alırsa, onu ödemeye zaten çoktan razıdır. Burada sadece para cezası olmamalı, tekerrür halinde gerekirse ilgili hakkında hapis cezası da olmalıdır. Çünkü bir ihanettir.'