• Depremzede yanıyor
  • Karanlık şantaj
  • "Çevik Bir rüya görüyor"
  • Halkta karanlığa isyan
  • Olmayan elektriğe zam
  • Kutan: Tedbir almıştık, engellediler
  • FP'den 'Sivil Anayasa' turları
  • "Bunun hesabı sorulacaktır"
  • Shell'den doğalgaza engelleme girişimi
  • Kesinti, Ruslar'ın bir oyunu mu?
  • Yalçın Işımer'e takipsizlik
  • Özkan'dan 'damat' kıyağı
  • Yabancı ülkelerde öğrenci takibine Meclis'ten ret!
  • AİHM'in 21 kararından 11'i Türkiye'nin lehine!
  • Aileler, ADD'ye dikkat!


    Depremzede yanıyor

    İSTANBUL

    17 Ağustos depreminden sonra sivil toplum örgütlerinin bölgeye yaptığı yardımları engelleyen, yardım paralarına el koyan, bütçe açağını kapatmak için deprem vergisi adı altında vergi çıkaran, hükümetin, 26 bin 500 prefabrike konutu da zamanında yetiştirememesi bardağı taşıran son damla oldu. Muhalefet partileri hükümet aleyhine gensoru vermeye hazırlanırken, depremzedelerin devlete olan güveni iyice sarsıldı.

    "30 Kasım'da yetiştirilecek" denilen 26 bin 500 prefabrike konutun ancak üçte birinin zamanında teslim edilmesi, diğerlerinin hala inşaat halinde olması, inşaatı bitenlerin de su ve elektiriğinin tam olarak bağlanmaması başta depremzedeler olmak üzere bölge milletvekillerini çileden çıkarttı.

    AYHAN: DERHAL İSTİFA EDİN

    FP Genel Başkan Yardımcısı, Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan, hükümetin işi eline yüzüne bulaştırdığını kaydederek, "Depremin ardından süratle kalıcı konut yapması gerekirken, hükümet, bunun yerine prefabrike konutlara milyarlarca lirayı fuzuli yere aktardı. Üstelik onu da beceremedi ve söz verdiği tarihte konutlar teslim edilemedi. 17 Ağustos depreminden sonra hükümet halka çadır dağıtamadı, dağıtılan çadırlar da kış şartlarına müsait değil, şimdi de prefabrike konutlar zamanında teslim edilmiyor. Hükümetin artık daha fazla beklemeleden bir an önhce istifa etmesi gerekiyor" dedi.

    BATUK: HÜKÜMET HAKKINDA GENSORU VERECEĞİZ

    FP Kocaeli Milletvekili Mehmet Batuk da prefabrike konutların yetişmemesinden cumhurbaşkanı başta olmak üzere Başbakan ve Bayındırlık Bakanı'nın sorumlu olduğunu kaydederek şu şekilde konuştu; "Cumhurbaşkanı ve hükümet üyeleri, bulunduğu konumu ve halka verdikleri sözü yerine getiremediklerini bir kez daha düşünerek derhal istifa etmelidirler. Fazilet Partisi olarak hükümeti, konutları yetiştirememesi durumunda istifaya davet etmiştik. Eğer hükümet istifa etmezse gensoru vermeyi düşürüyoruz. Devlet yönetimi ciddiyet ister. Bir söz verilmişse yapılmalıdır. Batıda sözünü tutamayan kim olursa olsun, sorumluluğu kabul ederek, derhal istifa eder, maalesef bizim ülkezimde bu anlayış hakim değil."

    PEPE: VERİLEN SÖZ ZATEN AFAKİYDİ

    "30 Kasım tarihi zaten afakiydi" diyen FP Kocaeli Milletvekili Osman Pepe ise Cumhurbaşkanı, Başbakan ve hükümet üyelerinin söz verdikleri halde konutları yetiştiremedikleri için halkın moralini bozduklarını vurguladı. Pepe, "Devlet ve hükümete karşı güven bunalımı had safhaya ulaşmıştır. Halkın devlete olan güvenini sarsan bu kişilerin bulundukları makamı daha fazla işgal etmeye hakları yok. Üstelik hükümet, vatandaşın parasını da çöpe amtıştır. Prefabrike konutların metrekaresi 110 dolara mal olurken, kalıcı konutların metrekaresinin maliyeti ise 87 dolar civarındadır. Hem halkın parasını çöpe atacaksınız, hem de söz verdiğiniz takdirde konutları zamanında teslim etmeyeceksiniz. Bu anlayış artık çökmüştür" dedi.

    30 Kasım'a yetiştirileceği sözü verilen 25 bin prefabrike konutlarla ilgili yaşanan tartışmalar ve söz verme diyaloğu şu şekilde gerçekleşmişti; Bayındırlık ve İskan Bakanı Koray Aydın tarafından prefabrike kontların 30 Kasım'a yetiştirilmeyeceğinin açıklanmasından sonra Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel "Gelişmeleri yakından takip ediyorum. Söz verilen prefabrike konutlar 30 Kasım'a kadar yetiştirilecek" demesine rağmen daha sonra "30 Kasım dediğin zaman bıçakla kesilir gibi 30 Kasım olmayabilir" demişti.

    Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in bu sözlerinin ardından 17 Ağustos Marmara depreminden sonra söz verilen 26 bin 500 konutun ancak çok az kısmı teslim edilebildi. Diğerlerinin ne zaman teslim edileceği tam bir muamma oldu.

    30 KASIM, BİR ALDATMACAYMIŞ!

    Bu arada; Bayındırlık ve İskan Bakanı Koray Aydın, prefabrik konutların yapımıyla ilgili 30 Kasım taahhüdünde bulunmaması halinde, bu konutların en erken 30 Aralık'ta bitirilebileceğini söyledi. Aydın, 'Konutların yapımında insan üstü bir çalışma sergilendi' dedi.

    Dün sabah beraberinde gazeteciler olduğu halde Ankara'dan otobüslerle deprem bölgesine hareket eden Aydın, bölgedeki prefabrik konutlarla ilgili gazetecilere bilgi verdi.

    Bölgede gazetecilere bir açıklama yapan Bakan Aydın, bazı basın yayın organlarının, yapılmış yüzde 95'i görmeyip, içinden seçilmiş yüzde 5'i göstererek toplumda umutsuzluk yaratmaya hakları olmadığını söyledi.

    Konutların yapımında, aslında gazetecilerin de katkısını olduğunu ifade eden Aydın, şöyle devam etti:

    'Bu işe hep beraber başladık. Gazeteciler de 'olduydu olmadıydı' diyerek bizi motive etti. Eğer ben 30 Kasım sözünü söylemeseydim, bu evler en erken 30 Aralık'ta biterdi. İnsanüstü bir çalışma sergilendi. Valisi, kaymakamı, belediye başkanı hepimiz sahadaydık. Gece yarısı -eksi 5 derecede çalışma vardı. eksi 5 derecede o insan orada çalışıyor. O ellere saygı duyulur. O eller öpülür.'

    DSP'NİN PROFESYONEL DEPREMZEDELERİ

    Öte yandan; İçel muhabirimiz Türker Yenigün'ün bildirdiğine göre; DSP, deprem bölgesindeki militanlarını İçel DSP'deki militanları ile buluşturup, Başbakan Bülent Ecevit'in konuşması öncesinde politik şov yaptırdı. DSP militanları, Ecevit'in konuşması boyunca, "İşte lider işte halk" sloganı atarak, deprem felaketini istismar ettiler. Teşkilat tarafından tutulan otobüs ve minibüslerle Ecevit'in konuşma yapacağı bölgeye getirilen "profesyonel depremzedelerin" atacakları sloganları belirleyen amigolar da yerini almıştı.

    Sayfa Başına Dönmek İçin Tıklayın



    Karanlık şantaj

    ANKARA

    ülkenin bir anda enerji krizi ile karanlığa gömülmesi ve kışın ortasında doğalgaz kesintileriyle karşı karşıya kalması hadisesinin arkasında çok derin hesapların döndüğü ortaya çıktı. BOTAŞ eski Genel Müdürü Hayrettin Uzun, hükümetin ve özellikle ANAP kanadının, söz konusu enerji krizi ile ilgili olarak birtakım ekonomik ve siyasi çıkarlara göre hareket ettiğini belirterek, ülkenin büyük bir provokasyonla karşı karşıya olduğunu kaydetti.

    Uzun, Türkiye'nin girdiği enerji darboğazının ana nedeninin geçmiş hükümetler döneminde bu alana yeteri kadar yatırım yapılmamış ve başlatılan projelerin tamamlanmamış olmasına dayandırdı. Türkmen gazının İran üzerinden Türkiye'ye getirilmesi projesinin yarıda kalmasının bugün yaşanan krizin ana nedenleri arasında olduğunu vurgulayan Uzun, tüm bunlara karşılık yine de Türkiye'nin şu an itibariyle ciddi bir enerji krizi yaşamadığını öne sürdü.

    TÜRKİYE'NİN UZUN VADELİ PROJESİ YOK

    Hayrettin Uzun, Türkiye'nin 10-20 yıl gibi uzun vadeli hesaplarının olmadığını, bu alışkanlığının enerjide de takip edildiğini belirterek, "Bizim hangi alanda 10-20 yıllık projelerimiz ve öngörülerimiz var ki. Türkiye'nin en büyük eksiği vizyonsuzluk ve uzak görüşlü olmaması. Enerji gibi ciddi bir konu bile konjonktürel siyasi hesaplara göre yapılıyor ve siyaset gücünü ne yazık ki bazı ekonomik güç merkezlerinden alıyor. Bu, ülkenin ana problemidir" dedi.

    KARTELLERE YENİ PEŞKEŞLER İÇİN GEREKÇE ÜRETİLİYOR

    Uzun, Akit'e yaptığı açıklamalarda, enerjide yaşanan krizin suni olduğunu, halkın bile bile karanlığa ve soğuğa mahkum edildiğini öne sürdü. Hayrettin Uzun, şu an itibariyle elektrik kesintilerine gerek olmadığını, Rusya'dan gelen doğalgazda ciddi bir azalmanın söz konusu olmadığını kaydetti. Uzun, hükümetin açıkça provokasyon yaptığını, suni krizler üreterek, halkın tepkisini arkalamak suretiyle bazı tartışmalı ve hukuka aykırı politikaları yaşama geçireceğini belirterek şunları söyledi: "Rusya'dan giren 27 milyon metreküp doğalgaz, 24 milyon metreküpe indi. 3 milyon metreküplük bir kayıpla kriz olmaz. Bu işin okulunda okuyanlar bile bunu bilir. Enerji ihalelerini yapmak için halkı provoke ediyorlar. Özellikle hükümetin ANAP kanadı olarak bu yapılıyor. Türkiye'nin şu an enerji fazlası var. Elektrik ve doğalgaz kesintisine gerek yok. Bile bile halk mağdur ediliyor. Bu tam bir provokasyondur. BOTAŞ'ın özelleştirilmesi ve RTÜK Yasası ile Rekabet Kurulu'nun kararları delinerek enerji ihalelerinin yapılması için gerekçe hazırlanıyor. Büyük karteller bastırıyor."

    İRAN'LA DOĞALGAZ ANLAŞMASI İPTAL EDİLDİ

    Hayrettin Uzun, aldığı duyumların zaten birkaç yıldır sürüncemede bırakılan İran'la yapılan doğalgaz anlaşmasının tek taraflı olarak bozulduğu yönünde olduğunu kaydederek, bu durumun bile başlı başına bir skandal olduğunu, Türkiye'nin bu anlaşmadan vazgeçmesine karşılık İran'ın zararlarını ödemeye mahkum edileceğini sözlerine ekledi. Uzun şöyle konuştu: "İran üzerinden Aralık 1999'da girmesi planlanan 10 milyar metreküp doğalgazın girişine izin verilmedi. İran, anlaşma hükümlerin gereğince, Tebriz-Doğubeyazıt arası boru hattını tamamladı. Türkmen doğalgazı, sınıra kadar getirildi. Refahyol'dan sonra proje durduruldu. Uluslararası hukuk gereği Türkiye, İran'ın uğradığı zararları ödeme pahasına projeden vazgeçti. Daha kısa yoldan daha ucuz gaz kullanılması söz konusuydu. Bu gazın tutarı kadar parayı, İran'ın uğradığı zarara mukabil olarak Türkiye ödeyecek."

    ERSÜMER'DEN SES YOK

    BOTAŞ eski Genel Müdürü Hayrettin Uzun'un iddialarıyla ilgili olarak aradığımız Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer, bıraktığımız onlarca nota karşılık bu iddiaları cevapsız bırakmayı yeğledi.

    KUTAN DA UYARMIŞTI

    İran üzerinden Türkiye'ye getirilecek doğalgaz projesinin mimarı FP lideri Recai Kutan da, varsayılan krizin ortaya çıkmasından bir hafta önce Akit muhabirine yaptığı değerlendirmede, konuyu ihanet mesabesinde gördüğünü belirtmişti. Kutan şunları söylemişti: "Anlaşma gereğince Tebriz-Doğubeyazıt arasını İran yapacaktı ve yaptı. Erzurum'dan Sivas'a, oradan Kayseri, Konya ve nihayet Ankara'ya getirilecek olan doğalgaz için gerekli boru hatları projesi ihaleye çıkarıldı. Bu hatların ihalesi peyderpey yapılıyordu. Bakanlığımız döneminde Doğubeyazıt-Erzurum arası ihale edildi. Erzurum'dan Sivas ve Kayseri'ye kadar olan kısımla ilgili teklifler alındı, ancak tam bu aşamada hükümet değişti, önce ihaleyi yenilediler, ancak proje büyük oranda durdu. Hem anlaşma hükümlerine uyulmadı ve ülkenin itibarı zaafa uğratıldı hem de daha ucuza mal olacak ve en önemlisi de çok daha süratli yoldan gelebilecek 10 milyar metreküp doğalgaz, bile bile feda edildi."

    Sayfa Başına Dönmek İçin Tıklayın



    "Çevik Bir rüya görüyor"

    ANKARA

    Emekli Orgeneral Çevik Bir'in 'Cumhurbaşkanını halk seçtiği takdirde, aday olabilirim' yönündeki açıklamasına bir tepki de, kapatılan RP'nin siyasi yasaklı Genel Başkan Yardımcısı Şevket Kazan'dan geldi. Kazan, Çevik Bir'in adaylığı ile ilgili olarak "Kendisi aslında yürekli bir tavır ortaya koyuyor. Hala milletin 28 Şubat olaylarını desteklediği hülyası ve rüyası içinde. Böyle bir seçim onun rüyalardan uyanmasını sağlayacaktır" dedi. "Sayın Çevik Bir'in böyle bir teşübbüs içinde bulunacağını ve bazı çevrelerin kendisini destekleyeceğini tahmin ediyorduk" diyen siyasi yasaklı Kazan, Bir'in Selanik kökenli olması nedeniyle Rumeli İşadamları'nın desteğini kazandığını söyledi. Bir'in cumhurbaşkanı olmak için Anayasa'nın öngördüğü koşullara haiz olması gerektiğini de vurgulayan Kazan, Bir'e yönelik eleştirilerini şöyle sıraladı; "Sayın Çevik Bir bazı rantiyeci medya tarafından da destek görmektedir. Böyle bir seçim imkanı tanınırken millet kendisinin geçmişi hakkında 'nasıl bir değerlendirme yapmış' onu görsün. Bunda fayda var. Yeterki her şey tabii akıntısı içinde olsun. Aslında yürekli bir tavır ortaya koyduğu görülüyor. Hala daha milletin 28 Şubat olaylarını desteklediği hülyası ve rüyası içinde. Böyle bir seçim onun rüyalardan uyanmasını sağlayacaktır."

    ... VE TUFAN TÜRENÇ'TEN AKİT'E İTİRAF

    Bu arada; kendisini cumhurbaşkanlığı yarışına hazırlayan 28 Şubat'çı emekli Orgeneral Çevik Bir'in Ankara ve İstanbul'da birbiri ardına yaptığı kulislerle, "Apo infaz edilmemeli" görüşünü deklare ettiği kesinlik kazandı.Üst düzey bir komutan, "Emin Çölaşan'ın sözünü ettiği Apo'nun asılmamasını isteyen asker Çevik Bir'di" açıklamasını yaparken, Hürriyet yazarı Tufan Türenç, dün, "iki hafta önce Çevik Paşa ile bir arkadaş yemeğinde bir araya geldiklerini" yazdı. Tufan Türenç, Akit'in sorusu üzerine, sözkonusu yemekte Apo konusunun da günmede geldiğini ifade etti. Türenç, Çevik Bir'in yemekte "Apo asılmalı" gibi bir görüş ifade etmediğini belirtirken, "Benim izlenimim, Çevik Bir'in 'asılmalı' yönünde bir ısrarı yoktu" dedi. Tufan Türenç, önce yemekte Apo konusunun gündeme gelmediğini söyledi. Türenç, ısrarlı sorular üzerinde, "Apo konusu öyle bir ortamda bir ara gündeme geldi. Sayın Bir'in 'asılsın' yönünde bir sözüne şahit değilim" diye konuştu. Türenç, İstanbul'daki yemekte Çölaşan'ın bulunmadığını belirtirken, "Bildiğiniz gibi sayın Çölaşan Ankara'da... İstanbul'daki arkadaş yemeğimizde birçok konu gündeme geldi. Dostça yemek yiyip sohbet ettik" dedi.

    BİR: MESAJIMI VERDİM

    Öte yandan; cumhurbaşkanlığına adaylığını açıklayan emekli Orgeneral Çevik Bir, 'Ben halka mesajımı verdim. Kamunun, halkın, sivil toplum örgütlerinin diyaloğu önemli şimdi' dedi.

    Rumeli Yönetici ve İşadamları Derneği'nin Pazartesi akşamı İstanbul'da düzenlediği toplantıda, seçimin halk oyuyla yapılması halinde cumhurbaşkanlığına aday olduğunu açıklayan Çevik Bir, 'Adaylığınızla ilgili yapılan değerlendirmeleri nasıl buldunuz?' sorusu üzerine, şunları söyledi: 'Ben bu konuda hiçbir şey söylemeyeyim. Bekleyelim, görelim, dinleyelim. Bizim mesajımız ortada. Kamuoyunda top şimdi... Diyalog konusu önemli, halkı ilgilendirdiği için. Mesaj bu... Onun için ben hiç değerlendirme yapmak istemiyorum. Ben halka mesajımı verdim. Kamunun, halkın, sivil toplum örgütlerinin diyaloğu önemli şimdi..."

    Sayfa Başına Dönmek İçin Tıklayın



    Halkta karanlığa isyan

    ilk önce Ankara'da daha sonra da İstanbul'da meydana gelen elektrik kesintilerini vatandaşlar protesto etti. Okmeydanı Talatpaşa Mahallesi sakinleri önceki akşam saat 20:00 sıralarında sokakta elektrik kesintilerini alkışlarla protesto etti. Talatpaşa Mahallesi'nde nüfus artışına rağmen yeterli alt yapının sağlanmadığını söyleyen vatandaşlar, elektrik kesintilerinin son bulmasını istedi.

    Öte yandan bir vatandaş annesinin makinaya bağlı olarak yaşadığını, elektrik olmayınca hergün hastaneye gittiklerini söyledi. Yaklaşık yarım saat süren gösteri, alkışla protestonun ardından, vatandaşların el fenerleriyle evlerine gitmesiyle son buldu.

    KDZ. EREĞLİ'DE ELEKTRİK KESİNTİLERİNE ÖFKE

    Türkiye genelinde başlatılan tasarruf amaçlı elektrik kesintisi, Kdz. Ereğlili vatandaşlar tarafından da tepkiyle karşılandı.

    Esnafından işadamına, ev hanımından sokaktaki vatandaşa kadar herkes böyle bir uygulamanın, hele deprem korkusu yaşanan anlarda elektriklerin kesilmesinin anlamsızlığına değinerek, 10 yıl öncesini aradıklarını söylediler. Böyle bir uygulamanın tasarruf değil öfkeye sebep olduğunu belirten vatandaşlar, "Ecevit ne zaman başa gelse biz bu sıkıntıları yaşıyoruz. Depremden korkuyoruz, hele akşam saatlerindeki kesinti yüzünden korkumuz daha da artıyor" dediler.

    Bu arada; Kdz. Ereğli ilçesinde sabah ve akşam saatlerinde, semt semt yapılan elektrik kesintisi, jeneratör ve ışıldak satışlarında patlamaya neden oldu.

    ANKARA'DA TEPKİ

    Türkiye Bakkallar ve Bayiler Federasyonu Başkanı Bendevi Palandöken, elektrik kesintileri nedeniyle küçük esnafın üretim yapamadığını bildirdi.

    Palandöken, yaptığı yazılı açıklamada, deprem nedeniyle zaten zor durumda bulunan küçük esnafın, elektrik kesintilerinden büyük ölçüde etkilendiğini belirtti.

    Enerji olmadan üretimin gerçekleşmesinin mümkün olmadığını belirten Palandöken, şunları kaydetti:

    'Dünyanın sayılı ülkeleri arasına girmek istiyorsak enerji sorunun çözmek zorundayız. Elektrik kesilmesi ile elektronik teraziler, et makinaları, yazar kasalar, bilgisayarlar, barkod okuyucuları bir anda duruyor. Kesinti saatleri ise sabah ve akşam olmak üzere, iş ve üretim saatlerine rastlıyor.'

    JENERATÖR VE IŞILDAK SATIŞLARI ARTTI

    Elektrik kesintilerinin başlaması nedeniyle ışıldak ve jeneratör satışları artış gösterirken, büyük marketler, gaz lambası, gemici ve pilli cep fenerleri satışlarına başladı.

    Doğalgaz eksikliğinin yol açtığı elektrik kesintisinin başlaması sonucu, uzakdoğu ülkelerinden ithal edilen nikel kadmiyum pilli ve kurşun akülü ışıldakların satışı son iki gün içerisinde büyük oranda arttı.

    Türkiye genelinde uygulanan enerji kesintileri Gaziantep'te bazı esnafın işlerini sekteye uğratırken, jeneratör ve ışıldak satıcılarının yüzünü ise güldürdü.

    Belediye Pasajı'nda 20 yıllık esnaf olan Oktay Durucu, enerji kısıtlamasına gidilmesi ile birlikte karanlıkta kalan insanların ışıldak ve jeneratörlere ilgi göstermeye başladığını söyledi.

    Ekonomik kriz nedeniyle siftah etmeden dükkan kapatılan bir dönemde, enerji kısıtlaması sayesinde işlerin yeniden düzeldiğini belirten Durucu, 'Diğer esnafımız hiç siftah etmeden dükkan kapatıyor. Elektrik kesintisi nedeniyle pasajlara müşteri gelmez oldu. Bu durumdan, ışıldak ve jeneratör satıcıları dışında memnun olan hiç kimse yok' dedi.

    ERSÜMER: KESİNTİ AZALTILACAK

    Bu arada; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cumhur Ersümer, ülkeye giren doğalgaz çoğaldıkça elektrik kesintisini kademe kademe düşüreceklerini bildirdi.

    Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ersümer, bugün TBMM'de Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Türk Kanadı üyelerine enerji politikası konusunda bir brifing verdi.

    Ersümer, toplantıdan önce gazetecilerin elektrik kesintisine ilişkin sorularını cevaplandırırken, ülkeye doğalgaz girişi çoğaldıkça, enerji üretimini artırdıklarını bildirerek, 'Her geçen dakika biraz daha fazla enerji üretmeye başlıyoruz' dedi.

    Sayfa Başına Dönmek İçin Tıklayın



    Olmayan elektriğe zam

    ANKARA

    Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ (TEDAŞ) Genel Müdürlüğü, 'aylık otomatik fiyat ayarlaması' çerçevesinde günde 3 saat kesilen elektriğin birim satış fiyatını ortalama yüzde 5 oranında artırdı.

    TEDAŞ'ın 1 Aralık tarihindeki elektrik enerjisi satış tarifesi ile meskenlere elektriğin birim fiyatı 35 bin 640 liradan 37 bin 430 liraya, sanayi elektriğinin birim fiyatını ise 35 bin 100 liradan 36 bin 930 liraya yükseltti. Kalkınmada öncelikli illerde elektrik meskenlere 34 bin 70, sanayiye 33 bin 600 liradan verilecek. Bu illerde zamdan önce meskenler 32 bin 440 lira, sanayi ise 32 bin 10 liradan elektrik kullanıyordu. Yeni tarife ile ticarethane, resmi daire ve yazıhaneler için bir önceki tarife ile 42 bin 860 lira olan birim tüketim fiyatı ise yüzde 5 oranında zamlanarak 44 bin 790 liraya çıkarıldı.

    Bu arada, TEDAŞ Genel Müdürlüğü, Temmuz ayından itabaren toptan elektrik satışı yaptığı organize sanayi bölgelerine uyguladığı yüzde 5 indirimli tarife, Aralık ayı içinde de geçerli olacak.

    TEDAŞ Genel Müdürlüğü'nün dünden itibaren belirlediği fiyatlara, KDV ile belediye tüketim vergileri eklentileri ilave edildikten sonra yansıtılacak.

    Sayfa Başına Dönmek İçin Tıklayın



    Kutan: Tedbir almıştık, engellediler

    ANKARA

    FP Genel Başkanı Recai Kutan, son günlerde yaşanan enerji sorununun suçlusunun hükümet olduğunu söyledi. Enerji alanında yaşanan sıkıntının yeni ortaya çıkan problem olmadığını ifade eden Kutan, "Enerji Bakanı olduğum 54. hükümet döneminde farkındaydık. Gerekli tedbirleri aldık. Enerji sorunun çözümü için o dönemde termik santraller için gerekli yatırımları yapmıştık. Ancak Anasollu hükümet iktidara gelince bu projeler engellendi. Doğalgaz sıkıntısı içinde Türmenistan doğalgazı için anlaşma yapmıştık? Ancak hükümet bu anlaşmayı da geciktiriyor" şeklinde konuştu.

    Kutan yaptığı açıklamada, enerji bakanı olduğu dönemde ülkenin 1-2 yıl içinde karanlıkta kalacağı konusunda uyardıklarını ifade ederek şunları söyledi: "Bu sorunu aşmak için termik santralleri kurduk. Ancak bu hükümet bu santralleri ihmal etmiştir. Doğalgaz sıkıntısına gelince bu sorunu aşmak için İran üzerinden gelecek Türkmenistan doğalgazını almak için anlaşmaya varmıştık. Ancak yine Anasollu hükümetler tarafından bu proje de geciktirildi. Hükümetin bir an önce bu projeyi hayata geçirmesi gerekiyor."

    Sayfa Başına Dönmek İçin Tıklayın



    FP'den 'Sivil Anayasa' turları

    ANKARA

    Yargıtay Başkanı Sami Selçuk'un yankı uyandıran "gerçek demokrasi" talebi ağırlıklı konuşmasından sonra mevcut Anayasa'nın değiştirilmesi veya sivilleştirilmesi yönünde çalışmalar başlatan kuruluşlardan hazırlıklarını tamamlayan ilk siyasi parti olma özelliği kazanan FP, geçtiğimiz hafta içinde kamuoyuna açıkladığı taslağını dün de TBMM'de grubu bulunan partilerin eleştiri ve bilgisine sundu.

    ÇALIŞMALARINI TAMAMLAYAN İLK SİVİL TOPLUM KURULUŞU FP

    FP Grup Başkan Vekili Bülent Arınç, Abdüllatif Şener ve İsmail Kahraman, dün gerçekleştirdikleri ziyaretle, sivil Anayasa taslağı metnini kapsayan kitapçığı önce DSP Grup Başkan Vekili Aydın Tümen ve daha sonra da sırasıyla MHP Grup Başkan Vekili İsmail Köse, ANAP Grup Başkan Vekili Beyhan Aslan ile DYP Grup Başkan Vekili Turhan Güven'e sundular. Ziyaret programı kapsamında görüşlerini açıklayan Bülent Arınç, sivil Anayasa hazırlıkları konusunda çalışmalarını tamamlayan ilk sivil toplum kuruluşunun FP olduğunu hatırlatarak, diğer sivil toplum kuruluşlarının da bu konuda çalışmalarını görmek istediklerini söyledi.

    DSP, 83 ve 101. MADDELERE TAKILDI KALDI

    DSP Grup Başkan Vekili Aydın Tümen de yaptığı değerlendirmede, FP'nin aynı zamanda uzlaşma metni adını verdiği sivil Anayasa taslağını inceleyeceklerini söyledi. Tümen değerlerdirmesinde, "DSP olarak biz daha önce de belirttiğimiz gibi öncelikle 83 ve 101. maddelerin değiştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Çalışmalarımız bu kapsamda devam ediyor. Biz de TBMM'de bu değişikliklerin görüşülmesine bir an önce başlanmasını istiyoruz" dedi.

    Sayfa Başına Dönmek İçin Tıklayın



    "Bunun hesabı sorulacaktır"

    ANKARA

    FP Genel Başkan Yardımcısı Cevat Ayhan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer'in enerji sıkıntısıyla ilgili olarak 'Bu kışı bıçak sırtında geçireceğiz' şeklindeki sözlerini eleştirdi. Ayhan, 'Bıçak sırtındaysa, bu bıçak sırtına Türkiye'yi siz getirdiniz. Bunun hesabını Melcis'te soracağız' dedi. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nun FP'li üyeleri, parlamentoda bir basın toplantısı düzenleyerek, 2000 yılı bütçesine ilişkin değerlendirmelerde bulundular. FP'li milletvekilleri adına konuşan Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan, faiz ödemelerinin vergi gelirleri içindeki payının 2000 yılı bütçesinde yüzde 88 olacağını bildirerek, 'Bu bütçe, esnekliği olmayan faiz bütçesidir' diye konuştu.

    Sayfa Başına Dönmek İçin Tıklayın



    Shell'den doğalgaza engelleme girişimi

    ANKARA

    Dünyanın önde gelen petrol şirketlerinden Shell'in Başkan Yardımcısı Frank Duffield, Türkiye'ye Orta Asya ve Kafkaslardan doğalgaz getirilmesini öngören projelerin aynı anda faaliyete geçmesinin zor olduğunu söyledi.

    Shell'in uluslararası gaz firmasının, Orta ve Doğu Avrupa yeni iş alanlarının geliştirilmesinden sorumlu Başkan Yardımcısı Duffield, yaptığı açıklamada, boru hatları projelerinin tümünün geliştirilmesi için uzun zamana ihtiyacı olduğunu bildirdi.

    Duffield, 'Birden fazla projenin aynı anda olacağını farzetmek gerçekçi değil' dedi.

    Uzun vadede Türkiye'nin doğalgaz ihtiyacının artacağına dikkati çeken Duffield, kısa ve orta vadede yeni boru hatlarının yapımının gündeme gelebileceğini söyledi.

    Duffield, Türkmenistan'dan Türkiye'ye Hazar Denizi'nin altından geçecek boru hattı yardımıyla Azerbaycan ve Gürcistan üzerinden doğalgaz getirilmesini öngören proje konusunda, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile görüşmelere devam edildiğini de kaydetti.

    Sayfa Başına Dönmek İçin Tıklayın



    Kesinti, Ruslar'ın bir oyunu mu?

    MOSKOVA

    Türkiye'nin Moskova Büyükelçiliği, Gazprom ve ilgili diğer Rus makamları nezdinde hafta sonunda girişimler yaparak, Türkiye'ye giden doğalgaz miktarındaki azalmanın giderilmesini talep etti.

    Edinilen bilgilere göre; Gazprom, bu sorunun birkaç gün içinde giderileceği güvencesi verdi.

    Rus makamları, Türkiye'ye sorunun Ukrayna'nın fazla gaz çekmesinden kaynaklandığını teyid ederlerken, adının açıklanmasını istemeyen bir Gazprom yetkilisi, yaptığı açıklamada, 'Ukrayna ile aramızda, bu ülkenin bize karşı borçlarını ödememesi sorunu var. Meselenin nedenlerinden biri bu' dedi.

    Bu yetkili, 'Hazar Denizi geçişli Türkiye-Türkmenistan doğalgaz boru hattı niyeti ile ilgili İstanbul'da belgeler imzalanmasının da bu sorun üzerinde etkisi olabilir' şeklinde ifade de kullandı, ancak ayrıntı vermekten kaçındı.

    Enerji açığı yaşayan Ukrayna ise, çektiği tüm gazların Rusya ile yaptığı anlaşmalara dayalı olduğunu öne sürdü. Ukrayna Başbakan Birinci Yardımcısı Anatoli Kinaf, Rusya'da yayımlanan Novi İzvestiya gazetesinde bugün yer alan açıklamasında, 'Bizim tüm gaz çekme eylemlerimiz, olması gereken bir işlemdi. Bunlar için Rusya ile aramızda ek kontratlar var. Bu nedenle Gazprom bize karşı hiçbir maddi yaptırım uygulayamaz' dedi.

    Yetkililerin açıklamalarından, Ukrayna'nın Rusya'ya olan borçlarını ödememesi, bunun karşılığında Rusya'nın da Ukrayna'dan olan alacaklarını tahsil edemediği sürece, bu ülkeye gaz sevkiyatında kısıtlamaya gitmesi, Ukrayna'nın ise, doğan bu açığını, Türkiye'ye giden hatlardan giderdiği şeklinde bir tablo ortaya çıktı.

    Türk diplomatik çevreleri ise; Ukrayna sorununun, Rusya'nın meselesi olduğunu belirterek, 'Biz Rusya'nın taahhüt ettiği miktarları bize gönderip göndermediğine bakarız. Bunun ötesi, Rusya'nın Ukrayna ile arasında çözmesi gereken konulardır' dedi.

    Sayfa Başına Dönmek İçin Tıklayın



    Yalçın Işımer'e takipsizlik

    ANKARA

    Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Tabip Tuğgeneral Yalçın Işımer'in, Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nin (GATA) açılışında yaptığı Hz. Muhammed'e, ashabına ve İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy'a hakaret içeren konuşmasına takipsizlik kararı verdi.

    Cumhuriyet Savcısı Levent Tecer tarafından verilen takipsizlik kararında, dosyanın, Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yetkisizlik kararı verilerek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildiği belirtildi.

    Kararda, Şemsettin Güler adlı bir vatandaşın dilekçe ile başvurarak, Tabip Tuğgeneral Yalçın Işımer'in, Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nin 1999-2000 yılı öğretim açılış töreninde yaptığı konuşmada, İstiklal Marşı'nın yazarı Mehmet Akif Ersoy'a ve onu sevenlere 'Arab'ın adamı' diyerek küçümsediğini belirttiği kaydedildi. Takipsizlik kararında, şöyle denildi:

    'Şemsettin Güler, Işımer'in, yine buna karşı gelenlere de 'belleyeceğiz' tabiri ile küfür ettiğini, ayrıca 'Çanakkale şehidleri şiirinde, Mehmet Akif, Çanakkale'de çarpışan Mehmetçikler için, "Bedr'in arslanları ancak bu kadar şanlı idi. Bedir Savaşı'nda 500 kişi ile savaşan 250 bedevi Arap ile dünya uluslarına karşı destanlar yazan Mehmetçik'i bir tutuyor da, o kadar şanlı idi diyor. Onun düşünce evreni, Bedir Savaşı'nın ötesine gidememiştir' demek suretiyle, başta Hz. Muhammed ve sahabelerine hakaret ettiğini ifade ederek, bu konuda savcılığa şikayette bulunmuştur.'

    Kararın sonunda ise Tuğgeneral Işımer'in konuşması bütün olarak incelendiğinde, kutsal değerlere hakarete yönelik hiçbir cümleye rastlanmadığı ve konuşmasının suç teşkil etmediği iddia edilerek takipsizlik kararı verildiği bildirildi.

    Sayfa Başına Dönmek İçin Tıklayın



    Özkan'dan 'damat' kıyağı

    Başbakan Bülent Ecevit'e yakınlığı ile tanınan Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan'dan damat kıyağı. Özel Kalem Müdiresi Oya Demirkaya'yı bir süre önce avukat Kubilay Erdoğan ile evlendiren Özkan, üç ay sonra evlilik hediyesi olarak damat Erdoğan'ı Halkbank'a Hukuk Müşaviri yaptı.

    Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yanısıra Halk Bankası Genel Müdürlüğü'nün de kendisine bağlı olduğu Başbakan Yardımcısı Özkan'ın bu tayini siyasi kulislerde 'damat kıyağı' olarak değerlendirildi.

    Sayfa Başına Dönmek İçin Tıklayın



    Yabancı ülkelerde öğrenci takibine Meclis'ten ret!

    ANKARA

    Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanarak 1416 sayılı 'Yabancı ülkelere gönderilecek öğrenciler hakkındaki kanuna' ilave edilmesi amacı ile kanun çıkarılması için TBMM'ye gönderilen ek yasa teklifi, Anayasa Komisyonu'nca reddedildi.

    DSP YALNIZ KALDI

    Geçtiğimiz hafta içinde önce Dışişleri Komisyonu'nda görüşülen ve buradan da Anayasa'ya aykırılığı görüşülmek üzere Anayasa Komisyonu'na havale edilen MEB'in ek yasa tasarısı, dün yapılan Anayasa Komisyonu toplantısında, DSP'nin 1'i çekimser olmak üzere 5 'anayasaya aykırı değil' yönündeki oyuna karşılık FP, MHP, DYP ve ANAP'lı 14 milletvekilinin 'red' oyuyla reddedildi.Komisyonun sert tartışmalara sahne olan oturumunda söz alan muhalefet parti temsilcilerinden DYP'li Ahmet İyimaya, tasarıyı, "Bunca zaman hukukçu ve siyasetçi gözüyle söylüyorum. Bu bir yasa tasarısı değil, tam anlamıyla bir paçavradır" ifadesi kllandı. İktidar partilerinden MHP'nin Genel Başkan Yardımcısı ve komisyon üyesi Şevket Bülent Yahnici ise tasarıya ilişkin eleştirisinde, "Tasarıda oluşturulması istenen kurulda MİT'in ve MGK'nın yer almasını 'devletin güvenliği' açısından gerekli diye anladık diyelim. Ancak MSB'nin bulunmasını anlayamıyorum" dedi.

    Diğer taraftan, Anayasa Komisyonu toplantısına katılan ve burada kendi partisi MHP'ye mensup milletvekillerinin de sert eleştirilerini dinleyen Milli Eğitim Komisyonu Başkanı Abdurrahman Küçük, değerlendirmede bulunmaktan kaçındı. Ancak Küçük, "Bu konunun ana komisyonu zaten Milli Eğitim Komisyonu. Konu bu komisyona geldiğinde gereken incelemeyi yaparız. Şu anda gereken cevabı ve kararı MHP'li milletvekilleri zaten verdiler" diye konuştu.

    Sayfa Başına Dönmek İçin Tıklayın



    AİHM'in 21 kararından 11'i Türkiye'nin lehine!

    STRASBOURG

    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne 1987 yılından bu yana, Türkiye aleyhinde ihtiyati tedbir kararı alınmasına yönelik 21 başvuru geldi.

    İnsan Hakları Mahkemesi, şu ana kadar Türkiye aleyhine gelen 21 başvurudan 10'unda ihtiyati tedbir kararı aldı, 11 başvuruda ise ihtiyati tedbir talebini reddetti.

    Türkiye aleyhine bu maddeden gelen başvuruların büyük çoğunluğunu, sınırdışı edilmek istenen İranlı ve Iraklı göçmenler oluşturuyor.

    Türkiye, AİHM'nin aleyhinde şu ana kadar verdiği bütün ihtiyati tedbir kararlarının hepsini uydu.

    Son olarak sınırdışı edilmek istenen 2 Özbek vatandaşı hakkında Türkiye aleyhine ihtiyati tedbir kararı alınmıştı. Türkiye, Özbek hükümetinden bu şahısların idam edilmeyeceğine dair güvence almasından sonra sınırdışı eylemi gerçekleştirilmişti.

    AİHM, önceki gün yaptığı oturum sonucu, Apo'nun avukatlarının ihtiyati tedbir başvurusunu kabul ederek, başvuruyla ilgili işlemler AİHM'de sonuçlanana kadar, Türkiye'den idam cezasının infazının ertelenmesini istemişti.

    Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin iç tüzükle ilgili 39. maddesi, ihtiyati tedbir kararıyla ilgili düzenlemeleri içeriyor. Madde, daha çok göçmenlerin sınırdışı edilmelerinin önüne geçmek için kullanılıyor.

    KARARIN YANKILARI

    ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, Yargıtay tarafından onanan Abdullah Öcalan'ın ölüm cezasıyla ilgili olarak henüz iç hukuk yollarının tükenmediğini ve bir aylık karar düzeltme süresinin söz konusu olduğunu belirterek, 'O süre tamamlanıp da karar hükümete intikal ettiği zaman, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) talebiyle ilgili hükümet gerekli kararı verecektir' dedi.

    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi eski Yargıcı ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feyyaz Gölcüklü de, Türkiye'nin, AİHM'nin kararlarını yerine getirmekle yükümlü olduğunu belirterek, aksi durumda yaptırımın ağır olacağını söyledi.

    ANAP Grup Başkanvekili Murat Başesgioğlu ise, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Abdullah Öcalan'la ilgili verdiği karar hakkında, 'konu, soğukkanlı, ajite edilmeden değerlendirilmesi gereken bir konudur' dedi.

    Abdullah Öcalan'ı 'idam' cezasına mahkum eden Ankara 2 No'lu DGM'nin Başkan ve üyeleri de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Öcalan hakkında verdiği 'ihtiyati tedbir' kararını değerlendirdiler.

    Ankara 2 No'lu DGM Başkanı Turgut Okyay, DGM çıkışında, gazetecilerin, 'Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 1. Dairesi'nin Öcalan hakkında verdiği ihtiyati tedbir kararını değerlendirir misiniz?' sorusu üzerine, 'Kimse benim işime karışmaz, ben de kimsenin işine karışmam' dedi.

    Mahkeme üyesi Hakim Hüseyin Eken, kararı değerlendirirken, mahkeme olarak görevlerini yaptıklarını ifade ederek, 'Bundan sonra görev, politikacılardadır. Ülkemizin çıkarları neyi gerektiriyorsa o yapılmalıdır, siyasilerin bileceği bir iştir' diye konuştu. Ankara 2 No'lu DGM'nin üyesi Mehmet Maraş da, 'Kararı büyüklerimiz değerlendirir' dedi.

    SAMİ SELÇUK NE DEDİ?

    Yargıtay Başkanı Sami Selçuk, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Abdullah Öcalan hakkındaki davaya ilişkin verdiği ihtiyati tedbir kararı konusunda, 'Hukuk ne derse o olacak' dedi.

    Selçuk, Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün'ü makamında ziyaret etti.

    Selçuk, burada yaptığı konuşmada, Aygün'e iade-i ziyarette bulunduğunu bildirdi. Odadaki sehpanın üzerinde bulunan televizyonların mikrofonlarını gösteren Selçuk, 'Mikrofonlar rengarenk, çoğulcu demokrasi bu işte' esprisini yaptı.

    ATO Başkanı Sinan Aygün de, Selçuk'a, yeni adli yılın başlaması dolayısıyla düzenlenen törende çok iyi bir çıkışı olduğunu ve bunun ses getirdiğini belirterek, 'Konuşmanızın en önemli yanı, net ve doğruları içermesiydi' dedi.

    Bunun üzerine Selçuk, 'Ben hep 10. köyde yaşıyorum' dedi.

    AİHM'nin önceki gün akşam aldığı 'ihtiyati tedbir kararı'nı değerlendiren TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Ertuğrul Yalçınbayır, "AİHM böyle bir karar verebilir. Türkiye de imzaladığı sözleşme gereği buna uyabilir. Ancak uymak zorunda değil" dedi.

    Sayfa Başına Dönmek İçin Tıklayın



    Aileler, ADD'ye dikkat!

    ALANYA

    Türkiye'nin birçok il ve ilçesinde örgütlü olan ve özellikle üniversite çağındaki gençlere çengel atan, Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Yekta Güngör Özden'in genel başkanlığını yaptığı Atatürkçü Düşünce Derneği'nin Alanya şubesinde yaşanan olaylar, "İşte ADD'nin gerçek yüzü bu" dedirtti.

    GENEL MERKEZ GÖREVDEN UZAKLAŞTIRDI

    Uzun süredir Alanya Atatürkçü Düşünce Derneği'nin başkanlık görevini yapan Hüseyin Sükun'un, dernek faaliyetlerine katılan bazı genç kızlara sözlü ve fiili sarkıntılıkta bulunduğu ileri sürüldü. Bazı dernek üyesi genç kızların ailelerinin ADD Genel Merkezi'ne şikayette bulundukları öğrenilirken, şikayetin ardından Hüseyin Sükun, Genel Merkez tarafından ADD Alanya Şube Başkanlığı görevinden alındı.

    ADD ALANYA ŞUBESİNDE ŞOK YAŞANIYOR

    Akit'in hakkındaki iddialarla ilgili olarak görüşmeye çalıştığı Hüseyin Sükun telefonlara çıkmazken, ADD Alanya şubesinde de görevden almanın şoku yaşanıyor. Konuyla ilgili olarak Akit'in sorularını cevaplandıran ADD Alanya şubesi yetkilileri, Genel Merkez'in aldığı kararın kendilerini şaşırttığını ve ne yapacaklarını bilemediklerini söylediler. Görevden alınan Başkan Hüseyin Sükun tarafından ADD üyesi genç kızlara yönelik sarkıntılık edildiğine ilişkin sorulara şube yetkilileri cevap vermekten kaçınmazken, iddiaları yalanlamadıkları da dikkat çekti. Sükun'un görevden alınmasının ardından ADD Alanya şubesinde başkanlık görevine en yaşlı yönetim kurulu üyesi olan Birsen Özer getirildi. Derneğin 16 Aralık'ta olağanüstü genel kurul yaparak yeni başkanını seçeceği ifade edildi.

    BÜYÜK TEHLİKE

    Alanya'daki olayın ardından dikkatler özellikle yaşları 18 ila 25 arasında değişen çok sayıda genç kızın üye olduğu Atatürkçü Düşünce Dernekleri şubelerine çevrildi. Alanya'daki olayın ardından ailelerin tedirgin oldukları öğrenildi. Eğer önlem alınmazsa önümüzdeki günlerde de ADD şubelerinde benzeri olaylar yaşanmasından endişe ediliyor.

    SUSEVEN DE ÜYE

    Başkan Hüseyin Sükun'un genç kızlara sarkıntılık ettiği iddiasıyla görevden uzaklaştırıldığı ifade edilen Alanya ADD şubesine, 1999 ÖSS'de başörtülü öğrenciyi sınava almayarak ağır hakaretlerde bulunan öğretmen Bedriye Suseven de üye. Suseven'le ilgili gazetemizde yer alan haberlerin ardından, başkanı genç kızlara sarkıntılık ettiği iddiasıyla görevden alınan ADD Alanya şubesi, Akit'i hedef göstermişti.