·  Kıvırma, aday ol

·  'Keşke aday olsa da görse saçı ak mıdır yoksa kara mı?'

·  Maskesini düşürdüler

·  "Cumhurbaşkanlığı'na aday olabilirim"

·  Goygoycularını bile azarladı

·  "Apo asılmasın" diyen Çevik Bir'di!

·  Bahçeli: AB'ye şirin görünmek adına Apo affedilemez

·  Çiller aleyhine tazminat davası

·  YDP'den insan hakları paneli

·  HANİ EV!

·  Aydınlık günleri mumla arıyoruz

·  BATTIK!

·  Malatya'da yargı işkencesi

Kıvırma, aday ol

ANKARA

Milletin inanç değerlerini "tehlike" olarak gören 28 Şubat sürecinin mimarlarından emekli Orgeneral Çevik Bir'in, 3 ay süren suskunluktan sonra ağzındaki baklayı çıkarması ve "Halk seçerse Cumhurbaşkanlığı'na adayım" demesi, yeni bir tartışmayı beraberinde getirdi. Parlamenterlerin tamamı, "Türkiye'nin sivilleşmeye ihtiyacı var. Çevik Bir'in şansı az. Anadolu'ya çıksın görsün, halk kendisine destek veriyor mu vermiyor mu?" diyerek tepkilerini dile getirdiler.

Vatandaşlar da, Çevik Bir'e, "Seçime gir de boyunun ölçüsünü al. Önce halka hesap ver. 28 Şubat'ın, balans ayarının, Sincan'da tank yürütmenin hesabını ver. Halk nezdinde meşruiyetini hesapla. Desteği, ABD'deki sana ödül veren Yahudi kuruluşlarından değil, halktan al. Kartel medyasına değil, halka git" diye tepki gösterdi.

ARINÇ: HALK SEÇERSE ŞANSI AZ OLUR

FP Grup Başkanvekili Bülent Arınç, "Cumhurbaşkanı'nı halkın seçmesi konusunda zaten anayasa değişikliği teklifi vermiştik. Doğru olan da budur. Bu görüşümüzü sayın Cumhurbaşkanı ve Çevik Bir'in desteklemesinden memnunluk duyuyorum. Halkın seçeceği Cumhurbaşkanı daha güçlü olur" derken, Çevik Bir'e şans tanımadı: "Başka adaylarla birlikte halkın karşısına çıkar. Halk seçerse şansı çok az olur. Eğer seçilemezse, niye seçilemediğini şapkasını önüne koyup düşünmesi gerekir."

DEMİREL: EHİL OLAN HERKES ADAYLIĞINI KOYAR

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Ukrayna'ya hareketinden önce Esenboğa Havalimanı'nda konu ile ilgili soru üzerine şunları söyledi: "Çankaya yolu sadece bana değil, durumu uygun olan herkese açık. Usulüne, nizamına, yöntemine göre hiç kimsenin böyle talepleri yadırgamaması lazım. Başka Türk vatandaşları da çıkar aday olur. Cumhurbaşkanı seçilmeye ehil olan herkes adaylığını koyar. Bugün seçim TBMM'nin işidir. Yarın nasıl olacak kimse bilmiyor. Eğer halk tarafından seçilirse daha iyi olur diyoruz biz."

ANAPLI ARSLAN: KENDİSİNE ŞANS VERMİYORUM

28 Şubat rüzgarını fırsat bilerek "iktidar"a geldiği için "28 Şubat'çı parti" eleştirilerine hedef olan ve bu görüntüden kurtulmaya çalışan ANAP, Çevik Bir'in Cumhurbaşkanı olmasına karşı. ANAP Grup Başkanvekili Beyhan Arslan, "Aday olmasını saygıyla karşılıyorum. Şu andaki mevzuata göre bir kişinin Cumhurbaşkanı adayı olabilmesi için Anayasa'nın 101. maddesi gereği 110 milletvekilinin imzası gerekiyor" dedi ve ekledi: "Bizim demokrasimizde sivilleşmeye ihtiyacımız var. Sayın Çevik Bir de Anadolu'ya çıkar, insanlarla kucaklaşa kucaklaşa, koklaşa koklaşa gelirse, eğer milli irade izin verirse buna saygı gösteririm."

Arslan, Çevik Bir'e şans tanıyıp tanımadığının sorulması üzerine, "Ben sayın Çevik Bir'e şans vermiyorum" dedi.

YALÇINBAYIR: TÜRKİYE'NİN SİVİLLEŞMEYE İHTİYACI VAR

Anayasa Komisyonu Başkanı Ertuğrul Yalçınbayır, "Türkiye'nin sivilleşmeye ihtiyacı var. Çevik Bir emekli askerdir, ama sivildir. Türkiye, Çevik Bir'in içinde bulunduğu belli bir süreçten geçmiştir. O sürecin bütün izlerini silecek bir döneme ihtiyacımız var" değerlendirmesini yaptı.

KUTAN: AK - KARA HALKIN HUZURUNDA BELLİ OLUR

FP lideri Recai Kutan, partisinin grup toplantısına girerken gazetecilerin konuyla ilgili soruları üzerine, "Şartları uygun olan her vatandaş her göreve aday olabilir. Özellikle üniformasını çıkardıktan sonra Çevik Bir'in böyle bir işe soyunmuş olması, özellikle üniformasını çıkarmış olması, bizim sivil anayasa taslağımızda yer verdiğimiz bir durumdur. Aday olması bizi sadece memnun eder" dedi.

Kutan, Bir'in aday olmasını "28 Şubat'la irtibatlandırıp irtibatlandırmadığının" sorulması üzerine, "Bunu 28 Şubat'la irtibatlandırmıyoruz" diye konuştu.

FP lideri, Çevik Bir'in Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanıp kazanamayacağının sorulması üzerine ise şu karşılığı verdi: "Hele bizim tespit ettiğimiz gibi halk tarafından seçim gerçekleşirse, herkesin o vakit ne olacağı ortaya çıkar. Hani bir söz vardır: Adamın biri berbere gitmiş, 'saçım ak mı kara mı?' demiş. Berber de 'Bekle birazdan önüne döküldüğünde görürsün' demiş. İşte, halk seçerse böyle bir durum olur. O zaman herkes, önüne ne dökülürse görür."

YILMAZ: HAYIRLI OLSUN

ANAP lideri Mesut Yılmaz da, partisinin grup toplantısı için geldiği TBMM'de aynı sorularla karşılaştı. Yılmaz, Çevik Bir'in Cumhurbaşkanlığı adaylığı için "Hayırlı olsun" demekle yetindi.

GÜL: GELSİN, ARKASINDAKİ HALK DESTEĞİ NE İMİŞ GÖRELİM

Çevik Bir'in 28 Şubat sürecindeki "balans ayarı yaparız" sözünün canlı şahitlerinden FP Kayseri Milletvekili Abdullah Gül ise, "Gelsin politikaya girsin. Önce milletvekilliği için başvurursa iyi olur. Bakalım arkasındaki halk desteği ne imiş görelim. Çevik Bir'in siyasete girmesi çok iyi bir şeydir. Asker iken zaten siyasetin içerisindeydi. Hiç olmazsa şimdi aleni olarak siyaset yapmış olur" değerlendirmesini yaptı.

28 Şubat sürecinde Gül, Devlet Bakanı idi. Bir de Genelkurmay 2. Bakanı... Her ikisi, ABD'de düzenlenen bir toplantıda Türkiye'yi temsil ediyordu. Çevik Bir, toplantıda söz sırası kendisine geldiğinde, dinleyici koltuklarında oturan Bakan Gül'ün gözlerinin içine baka baka, "Balans ayarı yaparız" demişti.

MESLEKTAŞ MİLLETVEKİLİ ARI: ARKASINDA HALK DESTEĞİ VAR MI?

Çevik Bir gibi asker kökenli olan FP Konya Milletvekili Hüseyin Arı'nın değerlendirmesi ise şöyle: "Gelsin parlamentoya girsin de Türkiye'de siyasi erkin nasıl baskı altında tutulduğunu, olayın mağduru olarak yaşasın bakalım. Tabii bunun için arkasında halk desteğinin olması gerekiyor. Çevik Bir aday olur, halk seçerse ne ala! Bir, seçilebileceğini umuyor mu? Ben şahsen bu konuda tereddütlüyüm."

Fazilet Partisi (FP) TBMM Grup Başkanvekili Abdüllatif Şener, her önüne gelenin cumhurbaşkanlığı için adaylığını koyamayacağını belirtirken, Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Gül ise Bir'in adaylığını olumlu bulduğunu ifade ederek, "İyi buldum. Zaten bir dönem siyaset yapmıştır. Bunu açıklaması iyidir" diye konuştu.

FP'li Lütfü Esengün ise Bir'in adaylık açıklamasına sert tepki göstererek, "28 Şubatçı'lardan Cumurbaşkanı olmaz. Olursa da Kenan Evren gibi olur" dedi.

MHP'li Devlet Bakanı Sadi Somuncuoğlu, arzu edenlerin aday olabileceğini, ancak bu seçimi Meclis'in yapacağını söyledi. Yeterli milletvekili çoğunluğunu alması halinde Bir'in cumhurbaşkanı adayı olabileceğini anlatan Somuncuoğlu, "Bütün mesele, Anayasa'nın öngördüğü şartları yerine getirmesine bağlı" diye konuştu.

MHP'li Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz ise konunun yeni gündeme geldiğini ifade ederek, "Kendi kendimize bir karar veririz" demekle yetindi.

 

 



'Keşke aday olsa da görse saçı ak mıdır yoksa kara mı?'

ANKARA

FP Genel Başkanı Recai Kutan, emekli Orgeneral Çevik Bir'in 'halk tarafından seçilmesi halinde cumhurbaşkanlığı görevine aday olacağına' ilişkin açıklamasını değerlendirirken, 'Keşke adaylığını koysa, millet nezdinde nasıl tasvip gördüğünü anlar' dedi.

Kutan, TBMM'ye gelişinde gazetecilerin konuya ilişkin sorularını yanıtladı. Recai Kutan, 'Türkiye demokratik bir ülkedir. Her isteyen adaylığını koyar. Ancak peşinen ifade edeyim ki, milletimizin bu istikamette, müsbet bir görüş içerisinde olacağına kesin bir şekilde inanmıyorum' diye konuştu.

Bir'in cumhurbaşkanını halkın seçmesi durumunda aday olacağını açıkladığını hatırlatan bir gazeteciye de Kutan, 'Halk seçtiğinde alacağı oyun nisbeti çok daha düşer. Bir rakam ifade edemem. Ancak keşke böyle bir adaylığını koysa, o zaman çok kimse millet nezdinde nasıl bir tasvip görmüş olduğunu anlar'.

Adam berbere gidince sormuş: 'Saçlarım ak mı kara mı?' diye. Adam cevap vermiş: Önüne düşünce görürsün... Aday olsun. Halk seçsin, ak mı kara mı, görsün, görelim" dedi.

MHP'NİN TEPKİSİ

Bu arada; Devlet Bakanı Sadi Somuncuoğlu ile Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz, Cumhurbaşkanı adayı olmanın şartlarının Anayasa'da yer aldığını söylediler.

Bakanlar, MHP Grubu'nun toplantısından önce, emekli Orgeneral Çevik Bir'in Cumhurbaşkanı adayı olabileceği yönündeki açıklamasına ilişkin soruları yanıtladılar. Somuncuoğlu, 'Herkesin aday olmaya hakkı var. Çoğunluk sağlanınca aday gösterilebilir. Arzu eden yeterli sayıda milletvekili olursa, gayet tabii aday gösterilebilir. Bütün mesele Anayasa'nın öngördüğü şartları yerine getirmesine bağlı' dedi. 'Adaylığını destekler misiniz?' şeklindeki soru üzerine Somuncuoğlu, 'Adayları bir görelim. Adaylar arasında bir tercih yapacağız' karşılığını verdi.

 

 



Maskesini düşürdüler

ANKARA

Rumeli Sanayici ve İşadamları Derneği'nin toplantısında televizyonların da verdiği canlı yayınla ilk kez halkın karşısına çıkan ve cumhurbaşkanlığına soyunduğunu ilk defa açıklayan Çevik Bir rezil oldu. 28 Şubat'ın güçlü paşası, salonu dolduran gazeteci, işadamı ve politikacıların birbiri ardına gelen soruları karşısında sıkıştı. Bir, gazeteci Murat Birsel ve DYP İstanbul eski İl Başkanı, işadamı Orhan Keçeli ile tartıştı.

İşte diyaloglar:

Murat Birsel: Başkanlık sisteminde başkansınız. 100 gün hesabı yaparsanız, en önemli ilk 3 icraatınız ne olacak? Bize ne söyleyebilirsiniz? (Kahkahalar)

Çevik Bir: (Panik bir sesle) Murat!.. (Kahkahalar. Alkışlar) Murat sen bizi politik arenaya atmış oluyorsun. Müsaade edersen bunu ikili görüşmelerimizde konuşuruz olur mu?

Murat Birsel: Benim kabahatim yok. Ben değil, siz kendinizi atıyorsunuz politik arenaya... (Gürültüler)

Çevik Bir: Şimdi bakın (Gürültüler)... Bak kıymetli kardeşim konuyu böyle alırsanız baştan bana dirsek atıyorsunuz anlamını çıkarırım ben, tamam mı? Benim sizlerden... Eğer bu ülkeyi düşünüyorsak bizler, lütfen baştan dirsek atmayın. Baştan konuyu istismar edecek konulardan kaçının. Bir büyüğünüz olarak size bunu söylüyorum. Kimseyi suçlamıyorum.

Orhan Keçeli: Süleyman Bey'e (Demirel)'e dirsek attılar. 35 yıldır orada. (Gülüşmeler).

Çevik Bir: Ama sen böyle yaklaşırsan bu dirsekler daha da artar.

Orhan Keçeli: Bugün burada halkın karşısına çıkıyorsunuz. Burası halkın eliti. Zafer, iradenin süngüsünün ucunda...

 

 



"Cumhurbaşkanlığı'na aday olabilirim"

İSTANBUL

Rumeli Yönetici ve İşadamları Derneği'nin düzenlediği "Bölgesinde Türkiye'nin Konumu" konulu toplantıda konuşan emekli Orgeneral Çevik Bir, Türkiye'nin yeni yüzyılda güçlü ve kendine güvenen bir ülke olacağını söyledi.

Gazetelerin ve televizyonların üst düzey yöneticilerinin katıldığı toplantıda, Türkiye'nin bölgesindeki konumu tartışıldı. Çevik Bir'e, konuşmasından sonra, gazeteciler çeşitli sorular yönelttiler. Çevik Bir, Cumhurbaşkanlığı'na aday olup olmayacağı şeklindeki bir soruya, "Halk seçerse, neden olmasın" diyerek cevap verdi.

Çevik Bir toplantıda, Türkiye'nin bölgesinde güvenlik üreten, strateji belirleyen bir ülke olduğunu söyleyerek şöyle devam ettti: "Yüzyılımızın olaylarına baktığımızda, bölgemizde denge faktörü rolünü oynamasına neden olan, özellikle tamamlamakta olduğumuz yüzyılımızın son olaylarına daha geniş bir şekilde bakmak gerekiyor. Şöyle ki ben öyle sanıyorum ki 21. yüzyıla damgasını vuran olayların başında bundan 10 sene önce Varşova Paktı'nın yıkılması bununla birlikte SSCB'nin tarihe karışması ve birlikle batı dünyasının potansiyel tehdit olarak gündeme getirdiği silahlı kuvvetlerinin ortadan kalkmasıdır. Varşova paktının SSCB'nin ortadan kalkmasını; halen yaşamakta olduğumuz politik, ekonomik, güvenlik, sosyal ve ekonomik açıdan zincirleme reaksiyonlara neden olmuştur. Evvela zaten önemli olan Avrasya, enerji kaynakları nedeniyle serbest bir bölge haline gelmesi 21. yüzyılın bütün menfaat çatışmalarının odak noktası haline gelebileceğinin mesajlarını vermiştir. Bu nedenle Avrasya, 21. yüzyıla damgasını vuracak. Bunun yanında SSCB'nin ortadan kalkmasıyla Doğu Avrupa'da, Balkanlar'da, Kafkaslar'da ve Ortaasya'da yeni devletler ortaya çıkmış ve bazı devletlerde de rejim değişiklikleri meydana gelmiştir. Coğrafya da değişmiştir. Yine bu ana olaya bağlı olarak Avrupa politik, ekonomik, güvenlik, sosyal açıdan yeniden yapılanmaya başlamıştır. Avrupa'nın yeni yapılanmasıyla birlikte batı dünyası ve NATO yeni bir tehdit stratejisi gündeme getirmiştir.

Bugün Türkiye soğuk savaş sonrası dönemde 13 ülke ile komşudur. Dünyada bu kadar çok komşusu olan başka ülke yoktur. Dolayısıyla ülkemiz coğrafyası ve çevresindeki coğrafyadaki değişiklik sebebiyle önemi artmış bölgesinde hem güvenlik üreten hem de strateji üreten bir konuma gelmiştir. Soğuk savaş sırasında ülkemiz kanat ülkesi olarak sadece bir pimatol rolü oynamaktaydı ama cephe konumuna gelmekle ülkemiz hem pimatol konumunu korumakta hem de strateji üretecek bir konuma gelmiştir. İşte bu denge faktörü olabilecek hususları ülkemiz belirli bir yaklaşımla devre kavramının dikta ettirdiği anlayışla kullanabildiği takdirde ülkemizin önünü kimse tutamayacaktır.

 

 

 



Goygoycularını bile azarladı

İSTANBUL

28 Şubatçı emekli Orgeneral Çevik Bir, sadece kendi goygoycularının davet edildiği toplantıda Cumhurbaşkanlığı seçiminin halk tarafından yapılması halinde aday olacağını savundu. Bütün basın mensuplarının ezile büzüle "paşam" diye hitap ederek soru sordukları emekli Orgeneral Çevik Bir, çanak sorulara bile zaman zaman sert tepki gösterdi. Bir, Murat Birsel ile Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Deniz Arman'ın sorularına sert tepki göstererek, "Bana dirsek koyuyorsunuz. Bu tavrınız insanın aşkını ve şevkini öldürüyor" diyerek asker fırçalar gibi gazetecilere çıkışmasına sözde gazeteciliğin ustalarının ses çıkarmaması dikkat çekti.

FİKİR ÜRETEMEZ OLDUĞUNU GÖSTERDİ

Stratejik Araştırmalar Vakfı adında bir oluşumun içerisine girerek siyasilere fikir üreteceğini ve yeni açılımların yaşanmasını sağlayacağını iddia eden Çevik Bir, startejik sorulara startejik cevaplar vermedi. Özellikle Cumhurbaşkanı seçimi ile Apo'nun idam edilip edilmemesi konusundaki sorulara muhatap olan Çevik Bir, Cumhurbaşkanlarının halk tarafından seçilmesi gerektiğini savunurken, kendisinin de aday olacağını ifade etti. Apo konusundaki sorulara stratejik cevap verilmesi istenen Bir, bildik lafları tekrarlayarak, aslında fikir üretemeyecek birisi olduğunun anlaşılmasını sağladı.

ÇEVRENİN ETKİSİNDE

Rumeli Yöneticileri ve İşadamları Derneği'nce (RUYİAD) düzelenen toplantıda konuşan Çevik Bir, Cumhurbaşkanlığının seçimleri konusunda bilgisiz olduğunu da ortaya koydu. Milliyet Gazetesi Yazarı Güneri Civaoğlu'nun, "Cumhubaşkanlarının halk tarafından seçilmesi için gerekli yasal ve anayasal değişiklik yapılmazsa o zaman Meclis tarafından aday gösterilmeyi düşünüyor musunuz yoksa bunu yıpratıcı bulup katılmamayı mı planlıyorsunuz? şeklindeki sorusuna Bir, "Açıkçası bunu hiç düşünmedim. Ama bundan sonra çok ciddi olarak düşüneceğim" diyerek, Cumhurbaşkanlığı seçimini konusunda aslında çevresinin etkisinde kalarak hareket ettiğini ortaya koydu.

28 ŞUBAT'I HALK DESTEKLEMİŞ

Bir, bir gazetecinin '28 Şubat süreciyle' ilgili sorusu üzerine, '28 Şubat' konusunun kişiselleştirilmesini onaylamadığını kaydederek, 'Görevim itibariyle ben o sırada konuşmacı durumundaydım. 28 Şubat TSK'nın değil, Türk halkının her ferdinin birlikte yaptığı, Cumhuriyete karşı bir irade gösterilmesi konusunda alınan bir ortak tedbirdir. 28 Şubat'tan önce Cumhuriyete karşı bir irade mevcuttu. Bu karşı irade ne tarafa giderdi, onun konusunda ben bir şey söylemek istemiyorum. Cumhurbaşkanımız da bunu ifade etti' diye konuştu.

Çevik Bir, çanak sorular sormayan gazetecilerle de sık sık tartıştı. Gazeteci Deniz Arman'ın 'Adaysınız tebrik ederim. İnşallah olursunuz. Mademki adaysınız bana öyle bir başlık atın ki manşet olsun. Asker iken farklı konuşuyordunuz, bugün ise farklı. Bu farklılığı bir kaç cümleyle özetler misiniz?' şeklindeki sorusuna, Çevik Bir tepki gösterdi.

Deniz Arman'la tartışan Çevik Bir, daha sonra başka gazetecilere de sataştı. Murat Birsel'in "Sayın paşam madem ki adaysınız Cumhurbaşkanlığının hangi yetkilerle donatılmasını istersiniz?" şeklindeki sorusuna Bir, "Bakın bana dirsek oluyorsunuz. Bu tür konuşmalarınız insanın aşkını kırıyor" diye çıkıştı.

ÇEVİK BİR'İ SOLAK KURTARDI

Çevik Bir'in sadece bir-iki gazetecinin sorusu karşısında zor durumda kaldığını gören 28 Şubat'ın yılmaz savunucularından İsmet Solak, emekli orgeneralin imdadına yetişti. Solak zor durumda kalan Çevik Bir'i, Refahyol hükümetini kötülemekle kurtardı. Konuyu değiştiren İsmet Solak bile Çevik Bir'in Cumhurbaşkanlığına aday olacağını açıklamasına şaşırdığını söyledi.

Kartel gazetelerinin köşe yazarları ile TV yetkililerinin davetli olduğu toplantıda tatmin edici cevaplar veremeyen Bir'in, bir ülkeyi idare edecek düzeyde bilgi birikimine sahip olmadığını anlayan kartelciler dahi emekli orgenerali dinlemediler. Bir çok gazeteci toplantı sırasında sık sık telefonla konuşarak Çevik Bir'in gelecek vaad etmediğini hareketleriyle gösterdiler.

 

 



"Apo asılmasın" diyen Çevik Bir'di!

ANKARA

Meslektaşı Mehmet Barlas tarafından "Çöl ajanı" olarak nitelendirilen Emin Çölaşan'ın, "Kendisiyle yemek yediğim üst düzey bir asker, 'Apo'nun asılmasını biz de istemiyoruz' dedi" şeklindeki iddiasının emekli Orgeneral Çevik Bir olduğu anlaşıldı. Konuşmanın da yakın tarihte değil; Bir emekli olmadan önce yapıldığı anlaşıldı. Akit'e konuşan üst düzey bir asker, "Çölaşan'ın sözünü ettiği kişi Çevik Bir'dir. Çevik Bir'in şu anda resmi bir görevi yok. Dolayısıyla TSK'yı temsil etme gibi bir pozisyonu yok. Kaldı ki asker, görüşünü böyle ikili yemeklerde açıklamaz. Açıklama yapma mercii bellidir. Genelkurmay Başkanlığı'dır" dedi.

 

 



Bahçeli: AB'ye şirin görünmek adına Apo affedilemez

ANKARA

MHP lideri Devlet Bahçeli, Yargıtay'ın Apo'nun idam kararını onamasından sonra başlayan tartışmalarda hükümetin MHP kanadını tavrını koydu. Bahçeli hükümette çatlak yaratacak açıklamasında, "AB'ye şirin görünmek adına Apo affedilemez" dedi.

Ekonomik sorunların siyasete ve siyasetçiye güveni azalttığı dile getiren Bahçeli, "Eğer deprem olmasaydı, ekonomiye güven artacaktı" dedi. Bahçeli'nin bu sözleri "Vatandaşın, hükümetin ekonomik politikalarına inanmadığını itiraf etti" şeklinde yorumlandı.

Devlet Bahçeli konuşmasında deprem vergisine de değinerek, devletin iç ve dış borçlanma yoluyla temin edilen taze kaynak ihtiyacı sonuçta kısır döngü oluşturarak kendi yarattığımız canavara dönüştüğünü söyledi ve şunları ekledi: "Yeni vergi düzenlemesi de sonuçta böyle bir amaca hizmet etmek için planlanmıştır. Hükümetimiz sorunlar ve ihtiyaçlar nedeni ile böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duymuştur."

 

 



Çiller aleyhine tazminat davası

İSTANBUL

İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'i, partisinin Sultanahmet Mitingi'nde 'Şahsiyet haklarını kırıcı, rencide edici ve kötüleyici beyanlarda bulunduğu' gerekçesiyle Aydın Doğan ile Hürriyet ve Milliyet gazetelerine toplam 40 milyar lira tazminat ödemesini kararlaştırdı. Kararda, bu tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınması da hükme bağlandı.

 

 



YDP'den insan hakları paneli

İSTANBUL

Yeniden Doğuş Partisi, Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri olan insan hakları konusunda bir panel düzenliyor.

TCK'nın 312/2. maddesinden mahkum olan ve 16 Aralık tarihinde hapse girecek olan YDP eski Genel Başkanı Hasan Celal Güzel ile yine aynı maddeden mahkum olan ve 4 ay hapis yatan İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılacağı panelin, 5 Aralık günü saat 14'te Sultanahmet Sarayı'nda yapılacağı bildirildi.

Yeniden Doğuş Partisi'den yapılan açıklamada, Türkiye'nin AGİT toplantılarına ev sahipliği yaptığı, insan hak ve özgürlükleri ile demokratikleşmenin önem kazandığı bir zaman diliminde "Türkiye'de İnsan Hakları ve Demokratikleşme' konulu bir panel tertip edildiğine dikkat çekildi. Oturum başkanlığını Gazeteci-Yazar ve FP İstanbul Milletvekili Nazlı Ilıcak'ın yapacağı panele YDP eski Genel Başkanı Hasan Celal Güzel, İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanısıra Liberal Demokrat Parti Genel Başkanı Besim Tibuk, Mazlum-Der Genel Başkanı Yılmaz Ensaroğlu, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şube Başkanı Av. Eren Keskin ile Sanatçı Şanar Yurdatapan konuşmacı olarak katılacak.

Panelde ayrıca YDP Genel Başkanvekili Ahmet Rüştü Çelebi ile İstanbul İl Başkanı İsmail Hakkı Kuran da kısa birer konuşma yapacaklar.

Dün, 30 Kasım'dı... Prefabrikler hala bitmedi

 

 



HANİ EV!

Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bayındırlık Bakanı ve diğer hükümet yetkililerinin, prefabrik evleri bitirmek için vaat ettikleri süre dün doldu. Deprem bölgesinde "inşaatı süren" prefabrik evlerin durumu, günler öncesinden vaadin gerçekleşmesinin imkansız olduğunu göstermesine rağmen; yetkililer "Sorun yok, evler zamanında yetişecek" demekte ısrar ettiler. 21 bin 200 ailenin evsiz kaldığı Gölcük'te, 29 Kasım akşamı itibariyle, öngörülen 1578 prefabrik evin sadece üçte biri bitmişti ve bunlardan pek azı teslim edilebilir durumdaydı.

Yerel yetkililer: Yıl sonuna biter!

Adapazarı'nda, prefabrik evler bakımından tam bir skandal yaşanıyor. Tasarlanan 5558 prefabrik konuttan 5340'ı görünüşte tamamlanmak üzere. Ama proje aşamasında altyapı hataları yapıldığı için, tek bir ev bile teslim edilemiyor. Kriz Merkezi'nin kaloriferli, halı kaplı 'prefabrik' odalarında oturan vali yardımcıları, isteksizce konuşuyor: 'Teslim bu yılın sonunu bulur.' Demirel'in ve hükümetin, 30 Kasım'da prefabrik evleri bitirip teslim etme sözü, depremin en fazla etkilediği Gölcük ve Adapazarı'nda, bu sözün altında kalmaya 'teslim' olmuş yetkililerce 'tebessümle' karşılanıyor.

KUTAN: HEMEN İSTİFA ETSİNLER

FP Genel Başkanı Recai Kutan, 'Deprem konutlarını tamamlayamayan bu hükümetin yapacağı iş, en kısa sürede istifa etmektir' dedi.

Kutan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, geçtiğimiz hafta TBMM Genel Kurul'nda görüşülerek yasalaşan 'Deprem Vergisi'nden sağlanacak paranın deprem yaralarının sarılması için kullanılmayacağını ifade etti. 'Deprem Vergisi' ile 'neredeyse uçan kuştan' para toplanacağını savunan Kutan, tasarının 'gece yarısı operasyonları ile sabaha doğru yasalaştığını' söyledi.

Hükümetin, Akaryakıt Tüketim Vergisi'ni yüzde 300'den yüzde 500'e kadar yükselterek, 5 katrilyon lira toplayabileceğini bildiren Kutan, 'Mevcut vergiler toplanamazken yeni vergiler konulması, ekonomik hayatı felç edecektir. Bu vergi kanunu, adaletsizdir ve insaf ölçüleri ile bağdaşmamaktadır' diye konuştu. Recai Kutan, hiçbir iş yapmayandan bile 'özel işlem vergisi' adı altında para toplanacağını bildirerek, hükümetin yaptığının, 'Deli Dumrul metodu' olduğunu öne sürdü.

'SALTANAT SÜRDÜRMEK'

Deprem Vergisi'nin, 1940'larda çıkartılan 'Varlık Vergisi, Kelle Vergisi'nin benzeri olduğunu savunan Kutan, 'Bunları gören vatandaşlar, 'Acaba 1940'lı yıllar geri mi geliyor' diye birbirlerine sormaktadır' diye konuştu.

FP Genel Başkanı Recai Kutan, deprem bölgesindeki prefabrik evlerin 30 Kasım'da bitirileceği sözü verildiğini de hatırlatarak, şöyle konuştu:

'Hani prefabrik evler 30 Kasım'da bitirilecekti?.. Bunların bitip bitmediğini göreceğiz. 'Bu evler 30 Kasım'da bitecek' diyerek Cumhurbaşkanı yanıltılıyor. Bu sözler üzerine Cumhurbaşkanı vatandaşlara taahhütte bulunuyor. Ancak şu ana kadar yetişen konut yok. Bakıp göreceğiz. Bu verilen sözlerden sonra deprem konutlarını tamamlayamayan bu hükümetin yapacağı iş en kısa sürede istifa etmektir.'

ÇADIRKENTLERDE SORUN BİTMİYOR

Bu arada; 17 Ağustos depremi sonrası kurulan çadırkentlerde şartlar her geçen gün kötüleşiyor. Depremzedelerin şikayetlerinin ardı arkası kesilmiyor. Adapazarı'nda 5 bin kişinin yaşadığı Emirdağ Çadırkenti'nde kaymakamdan depremzedeye, Kızılay'dan gönüllülere kadar herkes sıkıntılı... Depremzede, yardımların dağıtımlarında adaletsizlik yapıldığından, kaymakam gerçek dışı iddialardan, Kızılay yetkilileri verdikleri hizmetin inkar edilmesinden, gönüllüler de kaymakamlığın kendilerini dışlamasından yakınıyor.

ECEVİT'TEN PEMBE TABLO

Öte yandan; Başbakan Bülent Ecevit, depremzedelere prefabrik konutların zamanında teslim edileceğini ileri sürdü. Öğleye kadar Enerji Bakanı Cumhur Ersümer ve Bayındırlık Bakanı Koray Aydın ile görüşen Ecevit, temaslarıyla ilgili basın mensuplarına bilgi verdi.

Başbakanlık Merkez Binası'ndaki Şeref Holü'nde gazetecilerin karşısına çıkan Ecevit, konuşmasına, "Sizi soğuklardan esirgeme konusunda kararlıyız" diye espri yaparak başladı. Sabah saatlerinde Enerji Bakanı Cumhur Ersümer ve enerji ile ilgili üst düzey bürokratlarla toplanarak, son günlerde yaşanan doğalgaz sıkıntılarını değerlendirdiklerini kaydeden Ecevit, "Türkiye'ye doğalgaz Rusya'dan batı hattından geliyor. Romanya, Bulgaristan, Ukrayna gibi ülkelerden geçerek Türkiye'ye ulaşan doğalgaz hattından bazı ülkeler, hakları olmadığı halde fazla gaz çekiyorlar. Son günlerdeki sıkıntının kaynağı bu. Bir-iki gün içerisinde kısıntılar halledilecek" dedi.

Türkiye'nin enerji sıkıntısına çare olarak Mavi Akım Projesi ile tahkim uyum yasalarını gösteren Başbakan, şöyle konuştu: "Mavi Akım Projesi ile Rusya'dan doğalgaz, başka hiçbir ülkeden geçmeden Türkiye'ye gelecek. Dolayısıyla, başka ülkeler, hakları olmadığı halde devreye girerek gaz alamayacak. Öte yandan tahkimle ilgili Anayasa değişiklikleriyle dış kaynaklı enerji yatırımları hızlanacak."

Depremzedelerin soğuklarla karşı karşıya kalmaması için ellerinden geleni yaptıklarını ifade eden Başbakan Ecevit, prefabrik konutlardan 24 bininin hazır olduğunu açıkladı. "Yaklaşık 26 bin konut yapmayı hedefliyorduk, şu anda 24 binini bitirdik" diyen Ecevit, Bolu'da da 5 bin prefabrik konut yaptırılacağını bildirdi. Bu konutlar için alt yapı çalışmalarının tamamlandığına dikkati çeken Ecevit, "Vatandaşlarımızın kışla karşı karşıya gelmemesi için elimizden gelen çabayı sarfediyoruz. Bayındırlık Bakanı Koray Aydın'ı kutluyorum. Çok zor şartlar altında hedefe ulaştı" şeklinde konuştu.

 

 



Aydınlık günleri mumla arıyoruz

BURSA

Doğalgaz sıkıntısı sebebiyle yaşanan elektrik kesintisi, Ovaakça Doğalgaz Çevrim Santrali'nin bulunduğu Bursa'da hayatı olumsuz yönde etkiliyor. Elektrik kesintisinin yaşanmasıyla birlikte karanlığa gömülen ve bir hayalet kente dönüşen Bursa'da 'mum kokulu geceler' başladı. Yıllar önce sandığa saklanan gaz lambaları ise elektrik kesintisiyle birlikte tozlu raflardan çıkarıldı. Elektrik kesintisi cep telefonu şeklindeki lambaların satışlarını arttırdı. Önceki gece yaşanan kesinti ençok kentin göbeğindeki Atatürk ve Setbaşı caddesindeki işyerlerini etkiledi. Sokaktaki çiçekçiler gaz lambalarıyla önlem alırken, işlerin karanlıkla birlikte sekteye uğramasından şikayet ettiler. Bazı vatandaşlar ise karanlığa rağmen tatlı keyfinden geri kalmadı. Esnaf ise vitrinlerini mumlarla süsleyerek müşteri çekmeye çalıştı.

Vatandaşlar, Türkiye'nin 20 yıl geriye gittiğini belirtirken, önlem almayan yetkililere ateş püskürdüler. Türkiye'nin 21. yüzyıla girerken böyle bir olayla karşı karşıya kalmasını 'utanç' olarak değerlendiren vatandaşlar, dünyanın hiçbir yerinde böyle bir uygulama olmadığını savundular.

ERSÜMER: BÜTÜN KIŞ BÖYLE GEÇEBİLİR

Bu arada; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Başbakan Yardımcısı Cumhur Ersümer, 'Gerek doğalgaz konusunda gerekse ona bağlı olarak elektrik konusunda bütün kışı bıçak sırtında, elimiz kulağımızda geçirmek zorunda kalacağız gibi gözüküyor' dedi.

Ersümer, son günlerde yaşanan doğalgaz ve elektrik sıkıntısıyla ilgili olarak Başbakan Bülent Ecevit'e son durumla ilgili bilgi verdi.

Cumhur Ersümer, görüşmenin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, şu anda saatte 10 bin metreküp olmak üzere aynı periyotta devam eden bir doğalgaz artışı olduğunu ifade ederek, Ukrayna girişindeki problemin de halledilmesiyle şu anda 920 milyon metreküp doğalgaz girişinin olduğunu söyledi.

Ersümer, bir milyon metreküp doğalgaz girişinin olması durumunda, doğalgaz santrallarına gaz verebilecek durumuna gelinebileceğini belirterek, şunları söyledi: 'Bu da şu demektir; eğer biz oraya doğalgazı verirsek şu anda bazı bölgelerdeki elektrik kesintileri de ortadan kalkacaktır. Konuyu saat saat takip ediyoruz. Çünkü başka türlü olmaz. Ayrıca şu anda biz Bulgaristan'dan 500 mega wattlık elektrik alıyoruz. Dün gece Bulgaristan yetkilileriyle görüştük bize 250 mega waatlık daha elektrik vermeyi kabul ettiler. Şu anda resmi fakslaşmalarımız devam ediyor. Onlar bize 'bu miktarı resmen kabul ediyoruz' derlerse oradan da önemli miktarda bir elektrik alışımız olacak. Böylelikle herhangi bir sıkıntımız kalmayacak. Ama gözüken odur ki, gerek doğalgaz konusunda, gerekse ona bağlı olarak elektrik konusunda biz hep böyle bütün kışı bıçak sırtında, elimiz kulağımızda geçirmek zorunda kalacağız gibi gözüküyor. Rusya ile de görüşmelerimiz devam ediyor. Şunu vurgulamak istiyorum; eğer Rusya'dan çıkan gaz, aynı miktarda ve basınçta bize ulaşmış olsa, şu anda Türkiye'de herhangi bir elektrik sıkıntısı olmayacaktı.'

"ZORA GİRERİZ"

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Sekreteri Hüseyin Yeşil, Türkiye'nin giderek doğalgaza daha bağımlı hale geldiğini belirterek, 'Böyle devam ederse sık sık elektrik kesintisiyle karşı karşıya kalırız' dedi.

Rusya'dan gelen doğalgaz girişindeki azalmaya bağlı olarak elektrik üretiminde yaşanan düşüş nedeniyle özellikle İstanbul ve Ankara'da meydana gelen elektrik kesintileri konusunda bir açıklama yapan Hüseyin Yeşil, Türkiye'de 20 yıla yakın süredir enerji politikaları belirlenemediğini ve sektörün bu alanda tam bir 'anarşi'ye sürüklendiğini söyledi.

Enerji alanında uygulanan yap-işlet-devret modeli ile koordinasyonsuz şekilde sürdürülen santral yapımı sonucu bütün enerji politikalarının dışa bağımlı hale getirildiğini kaydeden Yeşil, böylece doğalgaza yönelimin artığını söyledi. Başta Mavi Akım Projesi, İran ve Azerbaycan doğalgazı olmak üzere pek çok dış yatırımın bu doğrultuda sürdürüldüğünü anlatan Yeşil, '15 yıl sonra Türkiye'nin enerjisinin yüzde 60'ı doğalgaza endekslenecek. Kaynağı dışarıda olan bir enerji de Türkiye'yi zora sokacaktır' diye konuştu.

DOĞALGAZA MAHKUMUZ

Bu arada; Türkiye'deki elektriğin yüzde 30'unun doğalgazdan üretildiği açıklandı. Bu yıl 117,4 milyar kilowatsaat olması beklenen elektrik üretiminin 35.8 milyar kwh'si hidroelektrik, 35.1 milyar kwh'si doğalgaz çevrim, 34.5 milyar kwh'si de linyitle çalışan termik santrallarda gerçekleşecek. 2000 yılında, elektrik üretiminde doğalgazın payı 41 milyar kwh ile ilk sıraya yükselecek

 

 



BATTIK!

ANKARA

DİE, yılın üçüncü üç ayında büyüme hızını yüzde -6.6 olarak açıkladı. Büyüme hızı bu yılın dokuz ayında ise yüzde eksi 6.1 oldu... Türkiye'nin büyüme hızı 1993'te 7.3, 1994'te yüzde -6.1, 1995'te yüzde 7, 1996'da yüzde 7.1, Refahyol'un iktidarda olduğu 1997'de yüzde 8.3 ve 1998'de yüzde 5 olmuştu.

DİE, 1999 yılının üçüncü üç aylık dönemine ilişkin gayri safi milli hasıla (GSMH) ile harcama yöntemiyle hesaplanan gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH) sonuçlarını açıkladı.

Buna göre, bu yılın üçüncü üç aylık döneminde oluşturulan GSMH, cari fiyatlarla 26 katrilyon 21 trilyon 382 milyar lira, 1987 yılı sabit fiyatları ile de 36 trilyon 26 milyar lira olarak hesaplandı.

Üçüncü dönemde, 1998'in aynı dönemine kıyasla büyüme hızı ise cari fiyatlarla yüzde 48.1 olurken, sabit fiyatlarla yüzde -6.6 olarak belirlendi. Bu arada 1999 yılının üçüncü üç aylık dönemine ilişkin harcamalar yöntemiyle hesaplanan GSYİH sonuçlarına göre, sabit fiyatlarla özel nihai tüketim harcamalarında yüzde 2.9, gayri safi sabit sermaye oluşumunda ise yüzde 11.9'luk azalma oldu.

 

 



Malatya'da yargı işkencesi

MALATYA

Yolsuzluk yapan Atatürkçüler arasına katıldığı Sayıştay raporuyla ortaya çıkan Malatya İnönü Üniversitesi Rektörü emekli Tuğgeneral Ömer Şarlak'ın uygulamalarını protesto ettikleri gerekçesiyle haklarında açılan davada idamla yargılanan öğrencilere adeta yargılama işkence yapılıyor.

Ömer Şarlak'ın tahrikleriyle sokaklara dökülerek zulme karşı tepkilerini dile getirdikler için terörist muamelesine tabii tutulan 53 kişi mahkeme kapılarında süründürülüyorlar. Sadece demokratik tepkilerini gösterdiklerinden dolayı idamla yargılanan 53 sanıka yüklenen suçlara göre delil bulunmadığı için dava DGM kapsamından çıkartıldı. İnsanlara gözdağı vermek için bir işgüzar savcının hazırladığı iddianame üzerine evlere yapılan gece yarısı operasyonlarıyla tutuklanarak cezaevine konulan 53 mağdur dün yine hakim karşısına çıkartıldılar.

53'ü idam toplam 76 kişinin yargılandığı duruşmada, Hüseyin Perçin ile tutuksuz yargılanan Osman Konak 5'er yıl ağır hapse mahkum edilirken diğer sanıkların hepsi tahliye edildi. İnançlarının gereğini yaşayan insanları sindirmek amacıyla haklarında idam istemiyle Malatya 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi'ndeki dava Asliye ve Sulh Ceza Mahkemeleri'ne havale edildi.

İdamla yargılanmak üzere cezaevine konulan sanıklar bundan böyle Asliye ve Sulh Ceza Mahkemeleri'nin kapılarında zulüm görecekler. İşlemedikleri bir suçla itham edilerek yargılanan ve bir dizi haksızlığa maruz bırakılan sanıkların yargı mensuplarınca daha ne kadar mağdur edileceği merak ediliyor.