Zorbalığa Danıştay onayı

ANKARA

Danıştay, hukuka ve anayasal özgürlüklere bir darbe daha vurdu. Danıştay 8. Dairesi, Samsun Bölge İdare Mahkemesi'nin 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğrencisi Esra Ege'yi "türbanlı" olduğu için üniversiteye almayan ve başarısız olmasına yol açan üniversite yönetimini işleminin iptaline ve davacı öğrenciye 100 milyon lira manevi tazminat ödenmesi kararını iptal etti. 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü Osman Çakır, İdare Mahkemesi'nin verdiği karara itiraz etmişti. Danıştay, Çakır'ın talebini haklı bularak, özgürlükleri kısıtlayan bir karara daha imza atmış oldu.

KOMİK GEREKÇELER

Daire, yasakcı kararının gerekçesinde, Türkiye'nin imzaladığı evrensel hukuk metinlerini gözardı ederek, "Atatürkçülük ve laiklik" kavramlarını kullandı: "Yükseköğretim düzenini bozan hareketler yasaklanabilir. Kılık kıyafette koşullu serbestlik vardır. Devrim yaslarına, Atatürk ilkelerine saygılı olunmalı." Danıştay, üniversitenin temyiz istemini daha sonra esastan karara bağlayacak.

ÖZGÜRLÜKÇÜ HAKİMLERE SÜRGÜN

Samsun Bölge İdare Mahkemesi, 1 Ekim tarihli karar, ikiye bir oy çokluğu ile alınmıştı. Mahkeme üyeleri Cafer Ergen ve Recep Taş, "özgürlük" ve "insan hakları"ndan yana tavır koyarken, Mahkeme Başkanı M.Kemal Aka, karara muhalefet şerhi koyarak "yasakcı" bir tavır sergilemişti. Özgürlükçü iki hakim, bu mahkeme kararından hemen sonra Adalet Bakanı tarafından sürgüne gönderilmişti.

ZULMÜ TUTANAKLA TESPİT ETTİRDİ

Esra Ege, "türbanlı" olduğu için üniversiteye alınmadığı ve bu nedenden dolayı derslerinde başarılı olamadığı gerekçesiyle Bölge İdare Mahkemesi'ne dava açmıştı.

Samsun İdare Mahkemesi'nin Esas No: 1999/908 sayılı kararında, davacı Esra Ege'nin de aralarında bulunduğu OMÜ Eğitim Fakültesi öğrencisi olan 6 kişinin 3.12.1998 tarihinde Samsun 5. Noteri Mehmet Kurt ile birlikte Eğitim Fakültesi'ne giderek, fakültenin giriş kapısında görevlilerce, OMÜ Rektörü Osman Çakır ve Fakülte Dekanı Ali Bulut'un emirleri gereği türbanlı oldukları gerekçesiyle fakülteye alınmadıklarının 24302 sayılı tutanakla tespit edildiği kaydedildi.

UYGULAMA HUKUKA UYGUN DEĞİL

İdare Mahkemesi'nin kararının sonuç bölümünde, türbanlı öğrenci Esra Ege hakkında disiplinsiz davranışları nedeniyle disiplin cezası vermeye yetkili amir ve kurullar tarafından herhangi bir uzaklaştırma cezasının verilmemiş olmasına rağmen, rektör ve dekanın emri doğrultusunda başörtülü olduğu gerekçesiyle fakülteye alınmadığının anlaşıldığı kaydedildi.

ÖRNEK KARAR: OKULA ALMAMA, EĞİTİM HAKKINI GASP

Mahkeme kararında, Ege'nin fakülteye alınmamakla yürürlükteki mevzuatta yer almayan "süresiz yükseköğretim kurumundan uzaklaştırma cezası" ile cezalandırıldığını, bunun da Anayasa ile tanınan eğitim öğretim hakkının kısıtlanarak elinden alındığı anlamı taşıdığını belirterek, işlemin hukuka uygun olmadığına karar verdi.

100 MİLYON LİRA MANEVİ TAZMİNAT

İdare Mahkemesi, davacı öğrenci Esra Ege'nin mağdur olduğu gerekçesiyle talep ettiği 1 milyar lira manevi tazminat konusunda da, manevi tazminatın kişinin şahsi menfaatlerine yapılan tecavüz nedeniyle duyduğu acı ve üzüntüden dolayı ödenen manevi bir tatmin aracı olduğu vurgulanarak, Ege'ye üniversite tarafından 100 milyon lira manevi tazminat verilmesi gerektiği hükmüne vardı.

Sayfa Başına Dönmek İçin Tıklayın



BBP: Millet iradesine saygısızlık

ANKARA

BBP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Çağlayan, Demirel'in YÖK Başkanlığı'na Kemal Gürüz'ü yeniden seçmesini değerlendirirken söylediği, "Tepkilerden başka şeyleri de gözönüne aldım" sözlerini hatırlatarak, "Sayın Cumhurbaşkanı toplumun herkesiminden ve bütün siyasi partilerden tepki alan Kemal Gürüz'ü atamasında dikkate aldığı şeyler nelerdir, bunları mutlaka açıklaması gerekir" şeklinde konuştu.

Çağlayan yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Demirel'in bütün tepkilere rağmen Gürüz'ü tekrar YÖK Başkanlığı'na getirmesini millet iradesine saygısızlık olarak değerlendirdi. Demirel'in icraatlarında milletin devlete olan güvenini sarstığına dikkat çeken Çağlayan, "Sayın Cumhurbaşkanı'nın buna hakkı yoktur. Acaba bütün bunların arkasında birader dayanışması mı var? Acaba millet bir tarafa, biraderler bir tarafa mı demek istenmiştir?" dedi.

Sayfa Başına Dönmek İçin Tıklayın



Çağlar DGM'de 3.5 saat ifade verdi

İSTANBUL

İşadamı Cavit Çağlar, Nesim Malki cinayeti soruşturması kapsamında İstanbul DGM'de 3.5 saat ifade verdi.

Beşiktaş'taki İstanbul DGM'ye sabah saatlerinde gelerek, Malki cinayetinin 'çete' boyutuyla ilgili soruşturmayı yürüten DGM Cumhuriyet Savcısı Aykut Cengiz Engin'e yaklaşık 3.5 saat ifade veren Çağlar, saat 13.00 sıralarında, herhangi bir açıklama yapmadan 34 CCF 34 plakalı Mercedes marka otomobille DGM'den ayrıldı.

Çağlar'ın, Nesim Malki cinayetine ilişkin soruşturmadaki hukuki durumunun, soruşturmanın tamamlanmasından sonra belirleneceği bildirildi.

Sayfa Başına Dönmek İçin Tıklayın



Oy kullanmayanlara zaman aşımı 3 ay

ANKARA

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 18 Nisan'da yapılan Milletvekili ve Mahalli İdareler Genel Seçimlerinde, mazeretleri olmaksızın oy kullanmayanlara verilecek para cezasında zaman aşımının 3 ay olması gerektiğini bildirdi.

YSK, 18 Nisan'daki seçimlerde yasal mazeretleri olmaksızın oy kullanmayanlara para cezası uygulanması sırasında ortaya çıkan bazı tereddütlerle ilgili olarak ilçe seçim kurullarınca yapılan başvuruları inceleyerek karara bağladı.

YSK'nın kararında, seçim suçlarıyla ilgili olarak kanunda öngörülen 3 aylık dava açma süresinin, oy kullanmayanlara verilecek para cezası için de geçerli olduğu belirtildi.

Oy kullanmayanlara verilecek para cezalarındaki 3 aylık zaman aşımı süresinin tespitinde, seçimin bittiği tarihin esas alınması gereği üzerinde durulan YSK kararında, 3 aylık kamu davası açma süresi geçtiği halde yorum farklılığıyla para cezası düzenlenmiş ve gelir idaresine iletilmiş işlemler hakkında ise ilçe seçim kurulu başkanlarınca ayrıca bir karar alınmasına gerek bulunmadığı kaydedildi.

Seçmen kütüğünde kaydı ve sandık listesinde oy kullanma yeterliği bulunduğu halde meşru mazeretleri olmaksızın seçimlere katılmayanlara ilçe seçim kurulu başkanı hakimler tarafından para cezası veriliyor.

Kanuna göre, ilçe seçim kurulu başkanlarının bu konudaki kararı kesin.

Ceza miktarı, 18 Nisan'da yapılan Milletvekili ve Mahalli İdareler Genel Seçimleri'ne katılmayanlar için kanunla 5 milyon lira olarak belirlenmişti.

Milletvekili Genel Seçimi'nde 4 milyon 840 bin 257 seçmen oy kullanmamıştı.

37 milyon 429 bin 120 kayıtlı seçmenden 32 milyon 589 bin 973'ünün oy kullandığı seçimlerde seçime katılma oranı yüzde 87.07 olarak belirlenmişti.

Sayfa Başına Dönmek İçin Tıklayın



FP'den Rusya'ya siyah çelenk

ANKARA

FP TBMM Grup Başkanvekili Abdüllatif Şener, Rusya Federasyonu'nun Çeçenistan'da 'uluslararası anlaşmaları ihlal ettiğini ve insan hakları ihlalleri yaptığını' söyledi.

FP TBMM Grup Başkanvekilleri Abdüllatif Şener ve Bülent Arınç, Kayseri Milletvekili Abdullah Gül ile İstanbul Milletvekili Oya Akgönenç, Rusya'nın Çeçenistan'a uyguladığı politikaları protesto etmek için Rusya'nın Ankara Büyükelçiliği önüne siyah çelenk bıraktılar.

Abdüllatif Şener, burada yaptığı açıklamada, 'insanlık tarihinin en korkunç katliamlarından birinin Ruslar tarafından Kuzey Kafkasya'da gerçekleştirildiğini' söyledi. Şener, şöyle konuştu:

'Çeçenistan'ın sivil yerleşim yerleri havadan ve karadan üç aydır bombalanmaktadır. Şu anda Çeçenistan'da Rus vahşeti ve katliamı vardır. Binlerce sivil Çeçen ölmüştür. Rusya silahsız sivillere karşı yargısız infazlar yapmaktadır. Cenevre Konvansiyonu'na aykırı olarak savaş esirlerini idam etmektedir. Uluslararası hukuka göre yasak olan bombalar ile kara mayınları ve kimyasal silahlar kullanmaktadır.'

Rusya Federasyonu'nun Ağustos ayından bu yana Dağıstan ve Çeçenistan'da sivillere karşı soykırım suçu işlediğini ve işlemeye devam ettiği ifade eden Şener, 'Bu tutum 1948 tarihli Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Konvansiyonu'na aykırıdır. Başta Başbakan Putin ve Çeçenistan'daki Rus Birlikleri Başkomutanı Orgeneral Victor Kazantsev olmak üzere Rusya Federasyonu Lahey'de yargılanmalıdır' diye konuştu.

Çeçenistan'da yaşananların medeni dünya tarafından Rusya Federasyonu'nun iç meselesi olarak görülmediğini belirten Şener, şöyle devam etti: 'Rusya, insan hakları ihlalleri yapmaktadır, insanlık suçu işlemektedir. Bugün Müslümanların kutsal Ramazan ayının ilk günüdür. Çeçenler Rus bombardımanı altındadır. Bu tutum dünya Müslümanlarının inançlarına karşı da açıkça bir saygısızlıktır. Rusya dünyanın her tarafından yükselen diplomatik uyarılara kulaklarını tıkamıştır. Çeçen halkının temsilcisi olan Maşhedov'la müzakereler yoluyla sorunu çözmeye yanaşmamaktadır.'

Şener, Rusya Federasyonu'nun 'dünyayı yok sayan bu tutumunu' protesto ettiklerini belirterek, 'Rusya'yı insanlık dışı tutumuna son vermeye davet ediyoruz' dedi.

Abdüllatif Şener konuşmasını yaparken, Rus Büyükelçiliği'nde Güvenlik Müdürü olduğu bildirilen bir kişinin protestoculara kapının önünden biraz uzaklaşmaları konusunda yaptığı uyarıya orada bulunanların bazı sözlerle karşılık vermesi üzerine kısa süren bir gerginlik yaşandı.

Sayfa Başına Dönmek İçin Tıklayın



Türkiye'nin AB üyeliği gündemde

HELSİNKİ

AB üyesi ülkelerin devlet ve hükümet başkanları, Türkiye'ye adaylık statüsünün verilip verilmeyeceğinin de tartışılacağı Helsinki zirvesinde, dönem başkanı Finlandiya tarafından uzun pazarlıklar sonunda hazırlanan bir raporu onaylayarak Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği (AGSK) konusunda yeni bir adım atacaklar.

AB üyesi ülkelerin devlet ve hükümet başkanları, 2000 yılının Avrupa kültür kentlerinden biri seçilen Helsinki'de, Türkiye'nin adaylık durumunu da içeren konuları görüşmek üzere bugün biraraya gelecekler.

Avrupa Birliği'ni yeni binyıla başarıyla taşıma misyonunu üstlenen dönem başkanı Finlandiya, Türkiye'nin adaylığı konusunda tarafları memnun eden bir çözüm bulunmasından yana tavır sergiliyor.

Diplomatik kaynaklar, Türkiye'nin adaylığı konusunun önceki AB zirvelerinde görüldüğü gibi yine Yunanistan'ın izleyeceği tutuma kilitlendiğine dikkat çekiyor.

Yunan yetkililer, bir yandan pazarlıkları son dakikaya kadar sürdürecekleri mesajını verirken, diğer yandan Kıbrıs Rum yönetiminin tam üyelik sürecinin aksamaması için yoğun çabalarda bulunuyor.

GÜL: BASKILAR ARTACAK

Öte yandan, Helsinki zirvesi öncesi atılan zafer çığlıklarının anlamsız olduğunu belirten FP'nin dış politikada söz sahibi isimlerinden Abdullah Gül, "Evet, bu zirvede Türkiye'yi büyük ihtimalle aday ülke kapsamına alacaklar. Bu süre zarfında Türkiye'ye birtakım dayatmalarda bulunacaklar. Kıbrıs konusu gündeme gelecek. Apo konusunda büyük baskılar yapacaklar" dedi. Akit'in sorularını cevaplandıran Gül, "Yabancı haberlere bakıyorum da diğer AB üyeleri, Yunanistan üzerinde büyük bir baskı uyguluyorlar. Görünen o ki, bu zirvede Türkiye'yi aday statüsüne alacaklar. Bu karar, zafer değil, taviz verme sürecinin başlangıcı anlamına geliyor" diye konuştu.

KUTAN'A BİLGİ

Bu arada; Dışişleri Bakanı İsmail Cem, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) üyelik için adaylık şansının yüzde 50 olduğunu ifade ederek, 'Türkiye aday olmazsa da dünyanın sonu olmaz' dedi.

Dışişleri Bakanı Cem, Helsinki Zirvesi öncesinde FP Genel Başkanı Recai Kutan'ı partisinin genel merkezinde ziyaret ederek, son gelişmeler hakkında bilgi verdi.

Cem, ziyaret nedeninin AB konusunda Ana muhalefet partisinin eleştiri ve önerilerini almak olduğunu söyledi.

FP Genel Başkanı Recai Kutan da Cem'e ziyaretinden dolayı teşekkür ederek, FP olarak olumlu muhalefet örneği verdiklerini belirtti.

Partisinin kuruluşundan beri iktidarla ülke meseleleri konusunda diyalogu geliştirme niyetinde olduğunu ifade eden Kutan, 'Sayın Dışişleri Bakanı başka konularda da hep lütfedip bilgi sundular. Bu doğrultuda, diğer hükümet üyelerinin de aynı şekilde davranmalarını diliyorum' dedi.

'ŞANSIMIZ YÜZDE 50'

Yaklaşık bir saat süren görüşmenin ardından çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Dışişleri Bakanı Cem, faydalı bir görüşme olduğunu ifade etti.

Cem, 'Helsinki Zirvesi'nde olumsuz bir karar çıkarsa Türkiye ne yapacak?' sorusuna, 'Niye olumsuzdan bakıyorsunuz. Bakalım, görelim ne olacağını. Ben yüzde 50-50 demekteyim. Sonuca göre Türkiye inşaallah olur. Olmazsa da dünyanın sonu olmaz' karşılığını verdi.

Görüşmede, FP Genel Başkan Yardımcısı Ertan Yülek ve Genel Sekreter Turhan Alçelik de hazır bulundular.

Sayfa Başına Dönmek İçin Tıklayın



Şehid aileleri kararlı

ANKARA

Bazı Şehid Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Dernekleri, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın asılmaması durumunda, üyelerinin, madalyalarını, topluca TBMM önüne bırakacaklarını duyurdular. İskenderun Şehid Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Fevzi Mercanoğlu, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın asılmaması durumunda tepkilerinin büyük olacağını ifade ederek, 'Madalyalarımızı topluca TBMM önüne bırakırız' dedi.

Mercanoğlu, 30 bin kişinin katili olan bir kişinin asılmaması ihtimalini dahi kabul etmediklerini kaydederek, bu konuda kasıtlı olarak spekülasyonlar yapıldığını ve şehit ailelerinin kışkırtılmak istendiğini savundu. Mercanoğlu, şehid ailelerinin, sağduyu içinde siyasilerin vereceği kararı beklediğini ifade etti.

Kayseri ve Civarı Şehid Aileleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Şerafettin İncetürkmen de, 'Öcalan'ın mutlaka asılmasını istediklerini' dile getirerek, 'Öcalan asılmazsa şehid aileleri madalyalarını devlete iade edecek' dedi.

İncetürkmen, Türk adaletinin Abdullah Öcalan için verdiği idam cezasının uygulanmasının şehid yakınlarının yüreğine su serpeceğini belirtti

Sayfa Başına Dönmek İçin Tıklayın



Çiller: Deprem bölgesi ayağa kaldırılmalı

BOLU

DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, deprem bölgesinde asıl sorunun kışı geçirmek değil, yöreyi ayağa kaldırmak olduğunu söyledi. Çiller, bazı milletvekilleriyle birlikte, 12 Kasım depreminin ardından yapılan çalışmaları yerinde görmek ve incelemelerde bulunmak üzere Bolu'ya geldi. Çiller, Bolu'da ilk olarak Vali Nusret Miroğlu'ndan, çadırdaki makamında brifing aldı.

Vali Miroğlu, son depremde Bolu'da 800'ü aşkın kişinin yaşamını yitirdiğini anımsattı. Depremin ardından kent ekonomisinin bir çöküntü yaşadığını, turizmin tamamen durduğunu ifade eden Miroğlu, bölgeden göç yaşandığını kaydetti. Bu göçün geçici bir göç olmasını temenni eden Miroğlu, ana hedeflerinin depremzedelere çadırdan çok tuvalet ve banyosu olan prefabrik konutlar sağlamak olduğunu belirtti. Miroğlu, hava şartlarının olumsuz olması nedeniyle prefabrik konutların yapımında yaşanan zorlukları anlattı.

Vali Miroğlu, gelecek hafta başından itibaren birer ikişer okulların açılmaya başlayacağını bildirdi.

Brifingin ardından Çiller, 'Allah bir daha hiçbirimize böyle deprem göstermesin' dedi.

Buradan Kriz Merkezi'ne geçen Çiller, Başkan Mustafa Yıldız'dan da çalışmalar hakkında bilgi aldı.

Yıldız, Bolu'da gıda dağıtımında bir sıkıntı yaşanmadığını, Ramazan ayı içerisinde de iftar ve sahurda yemek dağıtmaya devam edeceklerini, köylere de erzak göndereceklerini ifade etti.

DYP Genel Başkanı Çiller, Yıldız'ın konuşmasının ardından da bölge muhtarlarının sorunlarını dinledi. Muhtarlar, bir an önce kışlık çadır temin edilmesini ve Bolu'nun afet bölgesi ilan edilmesini istediler.

Çiller de Bolu'nun afet bölgesi ilan edilmesi gerektiğini söyledi. İstemelerine rağmen, 'Deprem vergisinden toplanan gelirler deprem bölgesine sarfedilir' maddesinin ek vergi yasasında yer almadığını kaydeden Çiller, bölgede asıl sorunun kışı geçirmek değil yöreyi ayağa kaldırmak olduğunu belirtti.

Tansu Çiller, daha sonra, Hal Pazarı ile İhsaniye Mahallesi'nde incelemelerde bulundu, vatandaşlarla sohbet etti. Çiller, Bolu'dan Kaynaşlı'ya geçerek burada Kriz Merkezi yetkilileri ile görüştü.

Kaynaşlı Kriz Merkezi Başkanı Ahmet Önal, vatandaşların yiyecek ve giyecek yardımında bulunduklarını, ancak bunun zamana yayılmasını istedi. 'İnsanlar bizi unutmasın' diyen Önal, '3-6 ay sonra da unutulmayalım' dedi. Önal, şu an için tuvalet ve banyo ünitelerine ihtiyaçları olduğunu söyledi.

Sayfa Başına Dönmek İçin Tıklayın



Şaşırtıcı takipsizlik kararı

ANKARA

'Görevi ihmal ve kötüye kullanma ile rüşvet isteme" suçlarıyla itham edilen Kızılay yöneticileri hakkında takipsizlik kararı çıktı.

Başbakanlık Teşfiş Kurulu müfettişlerince hazırlanan ön rapor sonrasında 1998 yılında yapılan bir çadır ihalesindeki iddiaları soruşturan Ankara Cumhuriyet savcılarından Abdullah Ayhan Şan, Kızılay Genel Başkanı Ertan Gönen ile o dönemdeki yöneticilerden Nurettin Özdemir, Kadir Kurt, Türker Sanal ve Etimesgut Depo eski Müdürü Taner Erdoğan hakkında takibata gerek olmadığına karar verdi. Kızılay'ın 1998 yılında "ivedi" kararıyla yaptığı çadır bezi ihalesinin yerinde olduğu ve yöneticilerinin görevi ihmallerinin söz konusu olmadığının takipsizlik kararının gerekçelerini oluşturduğu belirtildi. Kızılay Genel Başkanlığı'nca yapılan yazılı açıklamada yer alan ifadelere göre, takipsizlik kararı şu gerekçelerle açıklanıyor;

"17 Ağustos tarihinde meydana gelen depremde Kızılay Genel Başkanlığı'nın önemli oranda çadır sıkıntısı çektiği, ivedi alımın başarısızlıkla sonuçlanmasının bu sıkıntıda önemli bir rol oynadığı, nitekim müteahhitlerin yükümlülüklerini yerine getirmiş olmaları durumunda çekilen sıkıntının hafifleyebileceği yaşananlarla görülmüş olduğundan "İvedi" alımın yerinde olduğu sonucuna varılmış, bu sebeple de görevlerini ihmal ettiklerine dair iddia mücerret kalmıştır"

Kızılay Genel Başkanlığı tarafından gururla basına duyurulan "Takipsizlik Kararı" hukuk çevrelerince şüpheyle karşılandı. Hukukçular, 1998 yılında yapılan çadır bezi ihalesinin sadece usule uygun olup olmadığının soruşturulduğunu, ancak bu tür ihalelerde sıkça olduğu iddia edildiği gibi, çadır bezinin alındığı firmadan rüşvet istenip istenmediğinin hala açıklığa kavuşmadığına dikkat çekiyorlar.

Öte yandan, hukuk çevreleri, aynı türden bir çadır bezi ihalesiyle ilgili olarak bir televizyon kanalında yayınlanan haber programında gizli kameralarla da belgelenen iddialar ve itirafların da soruşturmada hiç dikkate alınmamış olmasının takipsizlik kararının sağlığı konusunda zihinlerde soru işareti oluşturduğunu belirtiyorlar.

Sayfa Başına Dönmek İçin Tıklayın



Artçı depremler sürüyor

Merkez üssü Çınarcık'ta, 3.8 büyüklüğünde bir artçı deprem meydana geldi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nden alınan bilgiye göre, merkez üssü Çınarcık'ta, saat 13.38'te 3.8 büyüklüğünde bir deprem kaydedildi. Deprem, İstanbul'da da hissedildi.

Rasathane yetkilileri, depremin, 17 Ağustos'ta Kocaeli'de meydana gelen büyük depremin artçılarından olduğunu belirttiler.

Bu arada, saat 23.20'de merkez üssü Bolu Kaynaşlı olan 3.0 büyüklüğünde bir artçı sarsıntı meydana geldi.

Öte yandan; Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nden alınan bilgiye göre, saat 00.29'da, merkez üssü Bodrum açıkları olan 3.7 büyüklüğünde bir deprem kaydedildi. Bu arada; dün saat 06.57'de'de merkez üssü Tokat Reşadiye ile Niksar arasında 3.7 büyüklüğünde bir deprem kaydedildi.

Sayfa Başına Dönmek İçin Tıklayın



RTÜK'ten ceza yağmuru

Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), gazetelerde yayımlandığında "suç" sayılmayan görüşleri, "suç" olarak değerlendirmeye devam ediyor. RTÜK, Radikal yazarı Etyen Mahcupyan'ın "işkence"yi eleştiren köşe yazısını yayınladığı için Üsküdar FM'e bir gün kapama cezası verdi. RTÜK'ün son toplantısında alınan kararlarla ilgili yapılan açıklama şöyle:

"Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, 8 Aralık 1999 tarihli toplantısında, 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun çeşitli maddelerine aykırı yayın yapan kuruluşlarla ilgili izleme raporlarını inceleyerek karara bağlamıştır. Üst Kurul, sözkonusu yasanın 4. maddesinin;

"Kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliği taşıyan yayın yasaklarına" ilişkin (j) bendini ihlal eden Üsküdar FM (İstanbul) ile Kapadokya TV'nin (Nevşehir) yayınlarının birer gün süreyle,

"Toplumu şiddet, terör ve etnik ayrımcılığa sevkeden ve toplumda nefret duyguları oluşturacak yayınlara imkan verilmemesi"ne ilişkin (g) bendini ihlal eden Marmara FM (İstanbul) ile Radyo Nida'nın (Malatya) yayınlarının birer gün, Antalya FM'in yayınının ise bir yıl süreyle durdurulmasına karar verilmiştir."

Üst kurul ayrıca, 3984 sayılı yasanın 4. maddesinin;

(l) bendini ihlal eden Üsküdar FM'in (İstanbul),

(j) bendini ihlal eden Radyo Selam'ın (Malatya),

(j) ve (g) bendlerini ihlal eden BRT TV'nin (Burdur),

(j) ve (n) bendlerini ihlal eden Güneş TV (Malatya) ve Mega FM'in (Kayseri) uyarılmalarını kararlaştırmıştır.

Öte yandan, Özel Radyo ve Televizyon Yayın Kuruluşlarının Uyması Gerekli Asgari İdarive Mali Şartlarla Yayın Alanı, Yayın Saat ve Süreleri Hakkında Yönetmeliğin 22. maddesinde belirlenen bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyen 21 yayın kuruluşu hakkında da uyarı müeyyidesi uygulanmasına karar verilmiştir."

Sayfa Başına Dönmek İçin Tıklayın



Şırnak'ta 5 PKK'lı öldürüldü

DİYARBAKIR

Güvenlik güçlerince Şırnak'ta gerçekleştirilen operasyonda, 5 PKK'lı ölü ele geçirildi. Olağanüstü Hal Bölge Valiliği'nden yapılan açıklamaya göre, güvenlik güçlerince, terör örgütüne yönelik olarak Şırnak merkeze bağlı Güneyçam-Behrancı bölgesinde yapılan operasyon sırasında çıkan çatışmada 5 militan ölü olarak, silahlarıyla ele geçirildi.

Sayfa Başına Dönmek İçin Tıklayın



Türkiye yeniden el ele

İSTANBUL

Pazar günü gerçekleştirilecek olan el ele eyleminin İstanbul güzergahı belli oldu. Verilen bilgiye göre el ele eyleminin İstanbul güzerhagı geçen seneki güzergahla paralellik arz ediyor... İstanbul'daki zincirin bir ucu Topkapı'da öbür ucu ise Gebze'de olacak.

İstanbul'un Avrupa yakasında el ele tutuşacaklar için Topkapı'dan başlayacak olan zincir'in Boğaziçi Köprüsü'ne kadar olan güzergahının şöyle olacağı öğrenildi: "Topkapı - Çapa- Şehremini - Aksaray - Laleli - Beyazıt - Sultanahmet- Gülhane - Sirkeci - Eminönü - Galata Köprüsü - Karaköy - Kemeraltı Caddesi - Kabataş - Dolmabahe - Beşiktaş - Çırağan Caddesi - Ortaköy - Boğaziçi Köprüsü."

Özgürlük zincirinin Köprü üzerinde de devam edip etmeyeceği konusunda hergangi bir açıklama yapılmadı. Zincirin Anadolu yakasının güzergahı ise şöyle açıklandı: "Kuzguncuk - Çarşı Caddesi - Üsküdar Sahili - Harem - Selimiye - Haydarpaşa - Ankara Asfaltı'ndan Gebze'ya kadar."

KİM NEREYE GİDECEK

El ele zincirine katılacak insanların trafiği engellemeyeceği kaydedilirken, muhtemel insan yığılmalarının önüne geçmek için belli ilçelerden gelenler için şu güzergah taksimi yapıldığı ifade edildi: Platform'dan verilen bilgiye göre; Beykoz halkı Kuzguncuk - Üsküdar güzergahına, Şile halkı Üsküdar - Koşuyolu güzergahına, Ümraniye halkı Koşuyolu - Göztepe güzergahına, Kadıköy ile Göztepe halkı Göztepe - Küçükyalı Tünel güzergahına, Maltepe halkı Küçükyalı - Cevizli güzergahına, Sultanbeyli halkı Kartal Doğum Hastanesi - Kartal Köp. güzergahına, Kartal halkı Kartal Köp. - Pendik Köp. güzergahına, Pendik halkı Pendik Köp. - Esenyalı güzergahına, Tuzla halkı Esenyalı Köp - Gebze güzergahına gidecek."

AVRUPA YAKASI

Avrupa yakasındakiler için ise su açıklama yapıldı: "Silivri ve Çatalca Halkı Cerrahpaşa - Aksaray güzergahına; Fatih, Zeytinburnu, Eminönü ve Bahçelievler halkı Aksaray - Beyazıt güzergahına; Gaaziosmanpaşa, Esenler, Küçükçekmece halkı Beyazıt - Karaköy güzergahına; Büyüktekmece, Bağcılar, Bayoğlu ve Kağıthane halkı Karaköy - Kabataş güzergahına; Beşiktaş, Bayrampaşa ve Bakırköy halkı Kabataş - Beşiktaş güzergahına; Sarıyer, Eyüp ve Güneşli halkı ise Bekşiktaş - Ortaköy - Boğaziç Küprüsü güzergahına giderek zincire katılabilecekler."

PASİF DİRENİŞ

"İnanca, düşünceye ve emeğe saygı için bütün Türkiye yeniden el ele" sloganıyla yapılacak olan eylemde siyasi parti, dernek ve vakıflara ait pankart ve afiş taşınmayacağı, slogan atılmayacağı ve katılmak isteyenlerin sade vatandaş olarak katılmaları gerektiği de belirtildi.

Sayfa Başına Dönmek İçin Tıklayın



Asker bir tek YÖK'ten eksikti

İSTANBUL

Kara, Deniz ve Hava Harp okullarının ayrı ayrı üniversite statüsüne yükseltilmesi şeklindeki kanun tasarısının Milli Eğitim Komisyonu'ndan geçirilerek, Plan Bütçe Komisyonu'na sevkedilmesine değişik yorumlar getiriliyor.

Hükümet üyeleri tarafından hazırlanan ve komisyondan geçirilen kanun tasarısında YÖK kanununda belirtilen özerkliğin ayaklar altına alınacağı belirtilirken, Harp okullarının üniversite statüsüne yükseltilmesindeki asıl amacın YÖK Başkanlığı'na bu üniversitelerden öğretim üyesi atanmasının hedeflendiği iddia ediliyor. Söz konusu iddiaya göre Kara, Deniz, Hava üniversiteleri kurularak YÖK'e bağlanacak, böylece de bir dahaki YÖK başkanlığı seçiminde bu üniversitelerden de atanma yapılması muhtemel olacak. Demirel'in Cumhurbaşkanlığı süresinin de uzatılması halinde bir dahaki YÖK Başkanı'nın bir jest niteliğinde kurulması muhtemel ünversiteden atanmasına kesin gözüyle bakılıyor.

ÇİÇEK: ÜNİVERSİTE ÖZERKLİĞİYLE UYUŞMAZ

Harp okullarıyla ilgili kanun tasarısında Milli Eğitim Komisyonu'nun alt komisyon gibi görülmesinin yanlışlığını ortaya koyan TBMM Milli Eğitim Komisyonu üyesi, FP Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek, "Fazilet Partisi olarak Harp okullarının üniversitesi yapılması şeklindeki tasarıya karşı çıktık. Çünkü öncelikle bu konuda karar vermesi gereken Milli Eğitim Komisyonu iken komisyonumuz adeta bir alt komisyon şeklinde düşünülmüş ve Plan Bütçe Komisyonu'na sevkedilmiştir" dedi.

Çiçek, harp okullarının üniversite olmasıyla ilgili itirazlarını şu şekilde sürdürdü: "İkinci olarak da askeri hiyerarşik yapıyla YÖK kanunun belirtilen 'özerklik' konusunun bağdaşması mümkün değildir. YÖK kanunu gereğince bölüm başkanları, dekan ve rektörler üniversitedeki öğretim üyeleri tarafından yapılmaktadır. Halbuki TSK'daki hiyerarşi gereği bağlı bulundukları kuvvet komutanlıklarınca atamaları gerçekleştirilecek. Böylece Hava Harp Üniversitesi'nin Rektörü de Hava Kuvvetleri Komutanı, Kara Harp Üniversitesi'nin Rektörü de Kara Kuvvetleri Komutanı, Deniz Hava Harp Okulları'nın Rektörü de Denz Kuvvetkleri Komutanı olacak. Ayrıca bu üniversitelere bağlı olarak çeşitl fakülteler de açılması planlanıyor" dedi.

İmzaladığımız anlaşmalar gereği eğitim sistemimizin batıyla entegrasyon içinde bullunması gerektiğini belirten Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek, yeni sistemle batıdaki eğitim sisteminden daha da uzaklaşıldığını kaydetti.

Harp okullarının YÖK'e bağlanmasını yanlışı örnek almak şeklinde değerlendiren TBMM Milli Eğitim Komisyonu Üyesi Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya da, "Bilimsel özerklikten bahsediliyor. Halbuki ne YÖK'ün sisteminde ne de kurulması düşünülen Hava, Kara ve Deniz üniversitelerinde bilimsel özerklikten bahsedilir" dedi.

Sayfa Başına Dönmek İçin Tıklayın



Hiç ders almıyorlar

ADANA

Bilim adamları, 'depremle yaşamayı öğrenmek zorunluluğu olduğunu' sürekli hatırlatırken, geçen yıl 6.3 büyüklüğündeki depremle sarsılan Adana şehir merkezinde yaşanan olay, 'yaşananlardan hiç de ders alınmıyor' dedirtti. Alınan bilgiye göre, Gazipaşa Bulvarı'ndaki 6 katlı, 42 daireli Tek Apartmanı'nın zemin katını bar olarak düzenlemek isteyen Ramazan Çelik, mekanı genişletmek amacıyla tadilat yapmaya başladı. Çalışmalardan rahatsız olan ve yapılanlardan kuşkulanan apartman yöneticisi Fahrettin Tepgeç, Adana Büyükşehir Belediyesi'ne ihbarda bulundu. Belediye İmar Daire Başkanı Oktay Karakuş, yazılı açıklamasında, olayla ilgili gelişmeler hakkında şu bilgiyi verdi: 'Apartmana gidince, ihbarda bulunan yöneticinin tartaklanmış olduğunu gördük. Zemin kata girdiğimizde, binanın bir kolonunun ortadan kaldırıldığı anlaşıldı.

Çekilen bunca acı, kaybedilen onbirlerce candan sonra yapılan bu sorumsuzluk karşısında söyleyecek söz bulamıyorum. Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunacağız. İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı. Sorumlular hakkında gerekenler yapılacak. Bu tür olaylar karşısında asla sessiz kalmayacağız.'

Karakuş, Ramazan Çelik'in gözaltına alındığını bildirdi.

Sayfa Başına Dönmek İçin Tıklayın